31 Mart 2013 Pazar
http://www.livresanciens.eu/shop/anciens/12076.html
http://www.livresanciens.eu/shop/anciens/12076.html
cardofr
Un pionnier de la morpho-psychologie
CARDAN (Jérôme) La métoposcopie, comprise en treize livres, et huit cens figures de la face humaine: à laquelle a esté adjousté le traicté des marques naturelles du corps par Melampus antien autheur grec; le tout traduit en françois par le sieur C.M. de Lavrendière... Paris, Thomas Jolly, 1658, in folio, de 4ff. VIII-225pp. & 2ff., illustré de 800 belles figures gravées sur bois de physiognomonie dont certaines à pl. page, pl. vélin souple époque, trou de ver peu visible en marge int. de qq. feuillets, qq. petites restaurations en marge et qq. infimes rousseurs éparses sinon bel exemplaire.
EUR 3800.00
click to zoom
Morfo-psikoloji öncüsü KARDAN (Jerome) metoposcopy, onüç kitap ve insan yüzü sekiz yüz rakamlar anlaşılmaktadır: Hangi indirdiği olmuştur adjousté traicté Bay CM Lavrendière Fransızca tüm tercüme vücut Melampus antien autheur Yunan doğal işaretler ... 4ff Jolly Paris, Thomas, 1658, folyo,. VIII-225pp. & 2H., Bazı pl ahşap fizyonomi kazınmış 800 güzel figürleri ile Illustrated. sayfası, pl. esnek parşömen zaman solucan çarpmayan dışında int. qq. yaprak, qq. küçük bir farkla restorasyonlar ve qq. küçük dağınık noktalar aksi iyi kopyalama. 3800.00 EUR zum için tıklayın Bu muhteşem Antlaşma metoposcopy ve çehresinin Çok nadir orijinal baskı. Latince baskısı aynı yayınevi tarafından Fransızca olarak ve aynı anda ortaya çıktı, ama Fransız Osler sonra ilk olacak. Insan yüzü 800 güzel rakamlar, alın kırışıklıkları, eller vb dayalı Kardan yapılmış karakterler, mizaçları, eğilimleri, ve morfolojik tipleri çalışma ... Ama Kardan métoposcopique yöntemi hatları ve astrolojik işaretler ile ilişkisi olduğunu fizyonomi klasik yöntemlerin çalışma çok fazla güvenir. Grillot de Givry falı daha yakından Kardan yöntemi ve "sabır ve anlayış anıtı görkemli" ve düzenleme çalışmaları anlatan "neredeyse izlenemez arasında." ¶ Dorbon # 622 "Kardan eserleri koleksiyonu değildir Bu nadir Antlaşma, aynı zamanda biz fizyonomi vardı en iyi biridir ..." - Krivatsy 2149 - Caillet No 2019 "Antlaşma çok nadir ..." - Guaita No 1227 - Osler 2242 - Thorndike V. chap.26 - kedi. CCFR sadece 4 bıraktı. (BNF Arsenal, Dijon, Ste Genevieve).
Edition originale très rare de ce magnifique traité de métoposcopie et de physiognomonie. L'édition latine et la française parurent en même temps chez le même éditeur, mais d'après Osler la française serait la première. L'étude des caractères, tempéraments, penchants, et types morphologiques faite par Cardan repose sur 800 belles figures de la face humaine, des rides du front, des mains etc... Mais la méthode métoposcopique de Cardan repose beaucoup plus sur l'étude des rides et de leurs rapports aux signes astrologiques que les méthodes physiognomoniques classiques. Grillot de Givry rapproche la méthode de Cardan de la Chiromancie et qualifie l'ouvrage de "monument imposant de patience et de sagacité" et l'édition "d'à peu près introuvable". ¶ Dorbon n°622 "Ce rarissime traité, qui ne se trouve pas dans la collection des oeuvres de Cardan, est d'ailleurs l'un des meilleurs que l'on ait sur la physiognomonie..." - Krivatsy 2149 - Caillet n°2019 "Traité fort rare..." - Guaïta n°1227 - Osler 2242 - Thorndike V. chap.26 - cat. CCFR seulement 4 ex. (BNF, Arsenal, Dijon, Ste Geneviève).
CARDAN (Jérôme) La métoposcopie, comprise en treize livres, et huit cens figures de la face humaine: à laquelle a esté adjousté le traicté des marques naturelles du corps par Melampus antien autheur grec; le tout traduit en françois par le sieur C.M. de Lavrendière... Paris, Thomas Jolly, 1658, in folio, de 4ff. VIII-225pp. & 2ff., illustré de 800 belles figures gravées sur bois de physiognomonie dont certaines à pl. page, pl. vélin souple époque, trou de ver peu visible en marge int. de qq. feuillets, qq. petites restaurations en marge et qq. infimes rousseurs éparses sinon bel exemplaire.
EUR 3800.00
click to zoom
Morfo-psikoloji öncüsü KARDAN (Jerome) metoposcopy, onüç kitap ve insan yüzü sekiz yüz rakamlar anlaşılmaktadır: Hangi indirdiği olmuştur adjousté traicté Bay CM Lavrendière Fransızca tüm tercüme vücut Melampus antien autheur Yunan doğal işaretler ... 4ff Jolly Paris, Thomas, 1658, folyo,. VIII-225pp. & 2H., Bazı pl ahşap fizyonomi kazınmış 800 güzel figürleri ile Illustrated. sayfası, pl. esnek parşömen zaman solucan çarpmayan dışında int. qq. yaprak, qq. küçük bir farkla restorasyonlar ve qq. küçük dağınık noktalar aksi iyi kopyalama. 3800.00 EUR zum için tıklayın Bu muhteşem Antlaşma metoposcopy ve çehresinin Çok nadir orijinal baskı. Latince baskısı aynı yayınevi tarafından Fransızca olarak ve aynı anda ortaya çıktı, ama Fransız Osler sonra ilk olacak. Insan yüzü 800 güzel rakamlar, alın kırışıklıkları, eller vb dayalı Kardan yapılmış karakterler, mizaçları, eğilimleri, ve morfolojik tipleri çalışma ... Ama Kardan métoposcopique yöntemi hatları ve astrolojik işaretler ile ilişkisi olduğunu fizyonomi klasik yöntemlerin çalışma çok fazla güvenir. Grillot de Givry falı daha yakından Kardan yöntemi ve "sabır ve anlayış anıtı görkemli" ve düzenleme çalışmaları anlatan "neredeyse izlenemez arasında." ¶ Dorbon # 622 "Kardan eserleri koleksiyonu değildir Bu nadir Antlaşma, aynı zamanda biz fizyonomi vardı en iyi biridir ..." - Krivatsy 2149 - Caillet No 2019 "Antlaşma çok nadir ..." - Guaita No 1227 - Osler 2242 - Thorndike V. chap.26 - kedi. CCFR sadece 4 bıraktı. (BNF Arsenal, Dijon, Ste Genevieve).
Edition originale très rare de ce magnifique traité de métoposcopie et de physiognomonie. L'édition latine et la française parurent en même temps chez le même éditeur, mais d'après Osler la française serait la première. L'étude des caractères, tempéraments, penchants, et types morphologiques faite par Cardan repose sur 800 belles figures de la face humaine, des rides du front, des mains etc... Mais la méthode métoposcopique de Cardan repose beaucoup plus sur l'étude des rides et de leurs rapports aux signes astrologiques que les méthodes physiognomoniques classiques. Grillot de Givry rapproche la méthode de Cardan de la Chiromancie et qualifie l'ouvrage de "monument imposant de patience et de sagacité" et l'édition "d'à peu près introuvable". ¶ Dorbon n°622 "Ce rarissime traité, qui ne se trouve pas dans la collection des oeuvres de Cardan, est d'ailleurs l'un des meilleurs que l'on ait sur la physiognomonie..." - Krivatsy 2149 - Caillet n°2019 "Traité fort rare..." - Guaïta n°1227 - Osler 2242 - Thorndike V. chap.26 - cat. CCFR seulement 4 ex. (BNF, Arsenal, Dijon, Ste Geneviève).
30 Mart 2013 Cumartesi
http://translate.google.com/translate?hl=tr&sl=en&u=http://todayinsci.com/C/Cardano_Girolamo/CardanoGirolamo-Bio(1854).htm&prev=/search%3Fq%3DJEROME%2BCARDAN%2Bwas%2Bborn%2Bin%2B1501,%2Bat%2BPavia.%2BHe%2Bwas%2Bthe%2Billegitimate%2Bson%2Bof%2Ba%2Breprobate%2Bold%2Bscholar%2Band%2Ba%2Byoung%2Bwidow%2Bof%2BMilan.%2BHad%2Bit%26hl%3Dtr%26client%3Dms-opera-mobile%26channel%3Dnew&sa=X&ei=9kxXUeugHZLX7AbRmIHYCg&ved=0CC8Q7gEwAA
http://translate.google.com/translate?hl=tr&sl=en&u=http://todayinsci.com/C/Cardano_Girolamo/CardanoGirolamo-Bio(1854).htm&prev=/search%3Fq%3DJEROME%2BCARDAN%2Bwas%2Bborn%2Bin%2B1501,%2Bat%2BPavia.%2BHe%2Bwas%2Bthe%2Billegitimate%2Bson%2Bof%2Ba%2Breprobate%2Bold%2Bscholar%2Band%2Ba%2Byoung%2Bwidow%2Bof%2BMilan.%2BHad%2Bit%26hl%3Dtr%26client%3Dms-opera-mobile%26channel%3Dnew&sa=X&ei=9kxXUeugHZLX7AbRmIHYCg&ved=0CC8Q7gEwAA
29 Mart 2013 Cuma
Philippi Phinellæ, De Methoposcopia Astronomica. De Duodecim Signis Cœlestibus
Philippi Phinellæ, De Methoposcopia Astronomica. De Duodecim Signis Cœlestibus
yenimeto
http://books.google.com.tr/books?id=3ZG5gnOoh2oC&pg=PA125&dq=philippi+phinella&hl=tr&output=text#c_top
http://books.google.com.tr/books?id=tT8HAAAAQAAJ&pg=PA60&dq=johann+kaspar+lavater&hl=tr&output=text#c_top
http://books.google.com.tr/books?id=tT8HAAAAQAAJ&pg=PA60&dq=johann+kaspar+lavater&hl=tr&output=text#c_top
yuzoku2turkce
Çeviri
Alnın profili iki orantılı kemerler, hangi projelerin düşük olduğunda, ayakta ve iyi bir mizaç. 18. Tanımlanmış, işaretleme, kolay tarif, firma kemerli Eyebones, ben ama asil ve büyük erkeklerde görmedim. Bütün ideal antika bu kemerler var. 19. Geniş tapınak ve firma eyebones, shews dikkatlilik ve karakter kesin, yani Meydanı alınlı. 20. Genel ihmal, yatay kırışıklıklar ve ortasında kırılmış olanlar veya ekstremite veya güç istiyorum; alnına doğal halinde dikey kırışıklıklar, uygulama ve güç göstermek. 21. Bazı olumlu çelişkili özelliği vardı sürece Dik, derin indentings, alnın kemikleri, kaş arası, ben, ses anlayış erkekler, özgür ve asil zihinleri ile fakat hiç tanışmadım. 22. Bir mavi vena frontalis, açık, düzgün, iyi kemerli alnından, sadece olağanüstü yetenekleri erkeklerde bulduk Y, ve ateşli bir ve cömert bir karakter şeklinde. 23. Aşağıdaki mükemmel, mükemmel güzel ve anlamlı, zeki ve asil alnın en kesin belirtileridir. Bakışlı diğer bölgelerine tam bir oran. Bu, OneThird olduğunu uzunluğu içinde burun veya yüz altındaki kısmı eşit olmalıdır. Genişliği ise, ya kareye yakın üst (İngiltere büyük adamlar mosCof ve alınları gibi) de oval veya olmalıdır. Henüz eşitsizliği ve kırışıklıkların A özgürlüğü, düşünce derin, ağrı ile tutulmuş, ya da sadece öfke gelen kırışıklıklar gücü ile. Bu çekilmelisiniz şeyden altında proje. Eyebones Yukarıda görüldüğü takdirde, saf bir eğri sunmak zorundadır, yatay, basit olmalı ve. Orada aşağıda yukarıdan, ortasında küçük bir kavite olması ve sadece açık bir azalan ışıkla algılanabilir olabilir dört tümen, ayırmak amacıyla alnına çaprazlayan gerekir. Cilt bakışlı diğer bölgelerinde daha alnından daha açık olmalıdır. Üçte bir bölümü izlenebilir halinde alın gibi ana hatları oluşur her yerde, onu hemen hemen düz çizgiler veya dairesel olup olmadığını tespit edilebilir olmalıdır. 24. Ilginç kırışıklıkları Kısa, tek tarafı basılı, düzenli, çetrefilli, buruşuk ve sawcut alınları, dayanıklı dostluk aciz. • 25. Bir günahkâr, iyi, iyi vücutlu, açık alnı var olsa da, bir arkadaş, bir düşman, bir çocuk ya da kardeş olarak çok uzun cesareti yok olun; iyileşme çok daha kesin, umut çok nedeni hala var. CHAP. VIII. Gözler ve Kaşlar ki. Mavi gözler genellikle halsizlik, kadınsılığı daha önemlidir ve kahverengi ve siyah daha verimli. Gerçek mavi gözleri ile çok güçlü adamlar var ise; ama mavi ile daha kahverengi ile birlikte daha fazla güç, erkeklik ve düşündü, bulabilirsiniz. Niçin bunu, Çince veya Filipin Adaları insanlar çok nadiren mavi gözlü olduğunu oluyor ve sadece Avrupalılar, ya da Avrupalıların torunları, bu ülkelerde mavi gözleri var? Çin daha fazla, efemine lüks, barışçıl ya da üşengeç hiçbir insan vardır, çünkü bu, daha değerli bir soruşturma. Choleric erkeklerin her renk gözleri var, ama daha kahverengi ve mavi daha yeşil, meyilli. Yeşil Bu eğilim neredeyse belirleyici bir heves belirtisi, yangın ve cesaret. Ben nadiren sinirli olarak, melankolik olarak açık mavi gözleri ile hiç karşılaşmamış, ama en soğukkanlı mizaç, hangi, ancak çok aktivite vardı. Üst göz kapağı tarafından açıklanan altında kemer mükemmel dairesel olduğunda, her zaman iyilik ve şefkat gösterir, aynı zamanda korku, ürkeklik, ve halsizlik. Açık göz, burun, uzun, dar açı oluşturan, sıkıştırılmış değil, ben akut ve anlayış kişiler dışında, ama nadiren görülür. Şimdiye kadar göz kapağı çok akut, güçlü, ince adam mensubu değildi öğrenci üzerinde yatay bir çizgi oluşturduğu nerede, hiçbir göz gördük; ama ben çok değerli erkeklerde bu göz ile bir araya gelmiş, anlaşılabilir, fakat büyük penetrasyon ve simülasyon erkekler. Elma altında görülen beyaz Geniş, açık gözler, sık sık cesur ve döküntü de ürkek ve balgam gözlenen ve var. Kıyaslandığında, ancak, ateşli, ve zayıf, kararlı ve kararsız, kolayca ayırt edilir. Eski daha sağlam olan, daha güçlü tasvir, az meyil var kalın, iyi kesim var, ama daha az sıska göz kapakları
Alnın profili iki orantılı kemerler, hangi projelerin düşük olduğunda, ayakta ve iyi bir mizaç. 18. Tanımlanmış, işaretleme, kolay tarif, firma kemerli Eyebones, ben ama asil ve büyük erkeklerde görmedim. Bütün ideal antika bu kemerler var. 19. Geniş tapınak ve firma eyebones, shews dikkatlilik ve karakter kesin, yani Meydanı alınlı. 20. Genel ihmal, yatay kırışıklıklar ve ortasında kırılmış olanlar veya ekstremite veya güç istiyorum; alnına doğal halinde dikey kırışıklıklar, uygulama ve güç göstermek. 21. Bazı olumlu çelişkili özelliği vardı sürece Dik, derin indentings, alnın kemikleri, kaş arası, ben, ses anlayış erkekler, özgür ve asil zihinleri ile fakat hiç tanışmadım. 22. Bir mavi vena frontalis, açık, düzgün, iyi kemerli alnından, sadece olağanüstü yetenekleri erkeklerde bulduk Y, ve ateşli bir ve cömert bir karakter şeklinde. 23. Aşağıdaki mükemmel, mükemmel güzel ve anlamlı, zeki ve asil alnın en kesin belirtileridir. Bakışlı diğer bölgelerine tam bir oran. Bu, OneThird olduğunu uzunluğu içinde burun veya yüz altındaki kısmı eşit olmalıdır. Genişliği ise, ya kareye yakın üst (İngiltere büyük adamlar mosCof ve alınları gibi) de oval veya olmalıdır. Henüz eşitsizliği ve kırışıklıkların A özgürlüğü, düşünce derin, ağrı ile tutulmuş, ya da sadece öfke gelen kırışıklıklar gücü ile. Bu çekilmelisiniz şeyden altında proje. Eyebones Yukarıda görüldüğü takdirde, saf bir eğri sunmak zorundadır, yatay, basit olmalı ve. Orada aşağıda yukarıdan, ortasında küçük bir kavite olması ve sadece açık bir azalan ışıkla algılanabilir olabilir dört tümen, ayırmak amacıyla alnına çaprazlayan gerekir. Cilt bakışlı diğer bölgelerinde daha alnından daha açık olmalıdır. Üçte bir bölümü izlenebilir halinde alın gibi ana hatları oluşur her yerde, onu hemen hemen düz çizgiler veya dairesel olup olmadığını tespit edilebilir olmalıdır. 24. Ilginç kırışıklıkları Kısa, tek tarafı basılı, düzenli, çetrefilli, buruşuk ve sawcut alınları, dayanıklı dostluk aciz. • 25. Bir günahkâr, iyi, iyi vücutlu, açık alnı var olsa da, bir arkadaş, bir düşman, bir çocuk ya da kardeş olarak çok uzun cesareti yok olun; iyileşme çok daha kesin, umut çok nedeni hala var. CHAP. VIII. Gözler ve Kaşlar ki. Mavi gözler genellikle halsizlik, kadınsılığı daha önemlidir ve kahverengi ve siyah daha verimli. Gerçek mavi gözleri ile çok güçlü adamlar var ise; ama mavi ile daha kahverengi ile birlikte daha fazla güç, erkeklik ve düşündü, bulabilirsiniz. Niçin bunu, Çince veya Filipin Adaları insanlar çok nadiren mavi gözlü olduğunu oluyor ve sadece Avrupalılar, ya da Avrupalıların torunları, bu ülkelerde mavi gözleri var? Çin daha fazla, efemine lüks, barışçıl ya da üşengeç hiçbir insan vardır, çünkü bu, daha değerli bir soruşturma. Choleric erkeklerin her renk gözleri var, ama daha kahverengi ve mavi daha yeşil, meyilli. Yeşil Bu eğilim neredeyse belirleyici bir heves belirtisi, yangın ve cesaret. Ben nadiren sinirli olarak, melankolik olarak açık mavi gözleri ile hiç karşılaşmamış, ama en soğukkanlı mizaç, hangi, ancak çok aktivite vardı. Üst göz kapağı tarafından açıklanan altında kemer mükemmel dairesel olduğunda, her zaman iyilik ve şefkat gösterir, aynı zamanda korku, ürkeklik, ve halsizlik. Açık göz, burun, uzun, dar açı oluşturan, sıkıştırılmış değil, ben akut ve anlayış kişiler dışında, ama nadiren görülür. Şimdiye kadar göz kapağı çok akut, güçlü, ince adam mensubu değildi öğrenci üzerinde yatay bir çizgi oluşturduğu nerede, hiçbir göz gördük; ama ben çok değerli erkeklerde bu göz ile bir araya gelmiş, anlaşılabilir, fakat büyük penetrasyon ve simülasyon erkekler. Elma altında görülen beyaz Geniş, açık gözler, sık sık cesur ve döküntü de ürkek ve balgam gözlenen ve var. Kıyaslandığında, ancak, ateşli, ve zayıf, kararlı ve kararsız, kolayca ayırt edilir. Eski daha sağlam olan, daha güçlü tasvir, az meyil var kalın, iyi kesim var, ama daha az sıska göz kapakları
yuzoku2
standing, and a good temperament, when the profile of the forehead has two proportionate arches, the lower of which projects.
18. Eyebones with defined, marking, easily delineated, firm arches, I never saw but in noble and in great men. All the ideal antiques have these arches.
19. Square foreheads, that is to say, with extensive temples and firm eyebones, shews circumspection and certainty of character.
20. Perpendicular wrinkles, if natural to the forehead, denote application and power; horizontal wrinkles, and those broken in the middle, or at the extremities, in general negligence, or want of power.
21. Perpendicular, deep indentings, in the bones of the forehead, between the eyebrows, I never met with but in men of sound understanding, and free and noble minds, unless there were some positively contradictory feature.
22. A blue vena frontalis, in the form of a Y, when in an open, smooth, well arched forehead, I have only found in men of extraordinary talents, and of an ardent and generous character.
23. The following are the most indubitable signs of an excellent, a perfectly beautiful and significant, intelligent, and noble forehead.
An exact proportion to the other parts of the countenance. It must equal the nose or the under part of the face in length, that is, onethird.
In breadth, it must either be oval at the top (like the foreheads of mosCof the great men of England) or nearly square.
A freedom from unevenness and wrinkles, yet with the power of wrinkling, when deep in thought, afflicted by pain, or from just indignation.
Above it must retreat, project beneath. The eyebones must be simple, horizontal, and, if seen from above, must present a pure curve.
There should be a small cavity in the centre, from above to below, and traversing the forehead so as to separate into four divisions, which can only be perceptible by a clear descending light.
The skin must be more clear in the forehead than in the other parts of the countenance.
The forehead must every where be composed of such outlines as, if the section of one-third only be viewed, it can scarcely be determined whether the lines are straight or circular.
24. Short, wrinkled, knotty, regular, pressed in one side, and sawcut foreheads, with interesting wrinkles, are incapable of durable friendship.
• 25. Be not discouraged so long as a friend, an enemy, a child, or a brother, though a transgressor, has a good, well proportioned, open forehead; there is still much certainty of improvement, much cause of hope.
CHAP. VIII.
Of the Eyes and Eyebrows.
Blue eyes are generally more significant of weakness, effeminacy, and yielding, than brown and black. True it is, there are many powerful men with blue eyes; but I find more strength, manhood, and thought, combined with brown than with blue. Wherefore does it happen that the Chinese, or the people of the Philippine Islands, are very seldom blue-eyed; and that Europeans only, or the descendants of Europeans, have blue eyes in those countries? This is the more worthy inquiry, because there are no people more effeminate, luxurious, peaceable or indolent, than the Chinese.
Choleric men have eyes of every colour, but more brown, and inclined to green, than blue. This propensity to green is almost a decisive token of ardour, fire, and courage.
I have never met with clear blue eyes in the melancholic, seldom in the choleric; but most in the phlegmatic temperament, which, however, had much activity.
When the under arch described by the upper eyelid is perfectly circular, it always denotes goodness and tenderness, but also fear, timidity, and weakness.
The open eye, not compressed, forming a long, acute angle with the nose, I have but seldom seen, except in acute and understanding persons.
Hitherto I have seen no eye, where the eyelid formed a horizontal line over the pupil, that did not appertain to a very acute, able, subtle man; but be it understood, that I have met with this eye in very worthy men, but men of great penetration and simulation.
Wide, open eyes, with the white seen under the apple, I have often observed in the timid and phlegmatic, and also in the courageous and rash. When compared, however, the fiery, and the feeble, the determined and the undetermined, will easily be distinguished. The former are more firm, more strongly delineated, have less obliquity, have thicker, better cut, but less skinny eyelids.
18. Eyebones with defined, marking, easily delineated, firm arches, I never saw but in noble and in great men. All the ideal antiques have these arches.
19. Square foreheads, that is to say, with extensive temples and firm eyebones, shews circumspection and certainty of character.
20. Perpendicular wrinkles, if natural to the forehead, denote application and power; horizontal wrinkles, and those broken in the middle, or at the extremities, in general negligence, or want of power.
21. Perpendicular, deep indentings, in the bones of the forehead, between the eyebrows, I never met with but in men of sound understanding, and free and noble minds, unless there were some positively contradictory feature.
22. A blue vena frontalis, in the form of a Y, when in an open, smooth, well arched forehead, I have only found in men of extraordinary talents, and of an ardent and generous character.
23. The following are the most indubitable signs of an excellent, a perfectly beautiful and significant, intelligent, and noble forehead.
An exact proportion to the other parts of the countenance. It must equal the nose or the under part of the face in length, that is, onethird.
In breadth, it must either be oval at the top (like the foreheads of mosCof the great men of England) or nearly square.
A freedom from unevenness and wrinkles, yet with the power of wrinkling, when deep in thought, afflicted by pain, or from just indignation.
Above it must retreat, project beneath. The eyebones must be simple, horizontal, and, if seen from above, must present a pure curve.
There should be a small cavity in the centre, from above to below, and traversing the forehead so as to separate into four divisions, which can only be perceptible by a clear descending light.
The skin must be more clear in the forehead than in the other parts of the countenance.
The forehead must every where be composed of such outlines as, if the section of one-third only be viewed, it can scarcely be determined whether the lines are straight or circular.
24. Short, wrinkled, knotty, regular, pressed in one side, and sawcut foreheads, with interesting wrinkles, are incapable of durable friendship.
• 25. Be not discouraged so long as a friend, an enemy, a child, or a brother, though a transgressor, has a good, well proportioned, open forehead; there is still much certainty of improvement, much cause of hope.
CHAP. VIII.
Of the Eyes and Eyebrows.
Blue eyes are generally more significant of weakness, effeminacy, and yielding, than brown and black. True it is, there are many powerful men with blue eyes; but I find more strength, manhood, and thought, combined with brown than with blue. Wherefore does it happen that the Chinese, or the people of the Philippine Islands, are very seldom blue-eyed; and that Europeans only, or the descendants of Europeans, have blue eyes in those countries? This is the more worthy inquiry, because there are no people more effeminate, luxurious, peaceable or indolent, than the Chinese.
Choleric men have eyes of every colour, but more brown, and inclined to green, than blue. This propensity to green is almost a decisive token of ardour, fire, and courage.
I have never met with clear blue eyes in the melancholic, seldom in the choleric; but most in the phlegmatic temperament, which, however, had much activity.
When the under arch described by the upper eyelid is perfectly circular, it always denotes goodness and tenderness, but also fear, timidity, and weakness.
The open eye, not compressed, forming a long, acute angle with the nose, I have but seldom seen, except in acute and understanding persons.
Hitherto I have seen no eye, where the eyelid formed a horizontal line over the pupil, that did not appertain to a very acute, able, subtle man; but be it understood, that I have met with this eye in very worthy men, but men of great penetration and simulation.
Wide, open eyes, with the white seen under the apple, I have often observed in the timid and phlegmatic, and also in the courageous and rash. When compared, however, the fiery, and the feeble, the determined and the undetermined, will easily be distinguished. The former are more firm, more strongly delineated, have less obliquity, have thicker, better cut, but less skinny eyelids.
yuzokuturkce
iri
Alın ve. Ben insan vücudunun belirli münferit parçalarının üzerine açıklamalar için bu ve aşağıdaki bölümlerde bazı benimsemelerine Shall. Aşağıdaki alınlarına kendi sözleri vardır. Formu, yükseklik, kuşatıcı, oran, meyil ve kafatası konumunu veya alnın kemik, eğilim, güç derecesi, düşünce ve insan duyarlılığı gösterme. Kaplama veya alnın cilt, konumunu, rengini, kırışıklıklar, ve gerilim, tutkular ve zihin mevcut durumunu göstermektedir. Kemiklerin iç miktar vermek ve onların güç uygulamasını kapsayan. Cilt wrinked edilecek olsa, alnından kemikler değişmeden kalır, fakat bu kırışıklıklar kemiklerin çeşitli formları göre değişir. Kırışıklık, ayrı ayrı kabul arching verecektir böylece;; belli bir arching diğer bazı kırışıklıklar katılır; düzlük belli bazı kırışıklıkları üretir ve bu, tersi, kırışıklıklar verecektir. Bazı alınlarında sadece başkalarının kavisli, ve diğerleri karışık ve-kırışıklık karıştı, diğerleri yatay, dikey olabilir. Cornerless alınları, onlar hareket olduğunda, genellikle basit ve en çapraşık kırışıklıklar var (düz) Cup-kurdu. Ben physiognomonical gözlem sunulan tüm şeylerin en önemli olduğu, antik ve modern physiognomists tarafından denenmemiş bırakılmış alın, bir anahat ve pozisyon özgü tarif düşünün. Biz üç ana sınıfları, çekilen dik ve projelendirme içine profili dikkate alınları, bölmek olabilir. Bu sınıfların her biri kolayca yeniden sınıflandırılır olabilir varyasyonları çok sayıda, ve doğrusal olan baş vardır; yarım yuvarlak, yarım dörtgen, birbirine akan; yarım yuvarlak, yarım dörtgen, kesilen; eğri, basit kaplı; eğri, çift ve üçlü dizilmiş. Benim okuyucu için kabul edilemez olmayacaktır yakalamak biraz daha özel açıklamalar eklemek zorundadır: 1. Alnı daha uzun, daha fazla kavrama ve daha az aktivite ttie. 2. Daha sıkıştırılmış, kısa ve sağlam alın, daha fazla sıkıştırma, sıkılık, ve adam az oynaklık. 3 .. Daha kavisli ve cornerless anahat, daha yumuşak ve esnek bir karakter; daha düz çizgili, daha sebat ve şiddeti. 4. Mükemmel diklik, kaş o saç, anlayış istiyorum. 5. Hafifçe üst kemerli kusursuz diklik, soğuk, sakin, derin düşünme mükemmel eğilimlerini gösterir. 6. Projelendirme-embesillik, toyluk, halsizlik, aptallık. Genel olarak, geri çekilmek, J., hayal gücü, zekâ ve zekâ üstünlüğünü gösterir. 8. Yukarıda yuvarlak ve çıkık alın, düz aşağıda sıralandığı ve bütün dik, çok anlayış, yaşam, hassasiyet, şevk, ve buzlu soğukluk shews. 9. Oblik, doğrusal alin, aynı zamanda çok ateşli ve güçlü. 10. Kemerli alınlarına kadınsı olmaya düzgün görünür. 11. Düz ve eğri çizgilerin mutlu bir sendika, alnın mutlu bir konuma sahip, bilgeliğin en mükemmel karakterini ifade eder. Mutlu sendika tarafından, yani, zaman çizgileri bilinçsizce birbirinin içine akışı ve mutlu alnına ne çok dik konumda, ne de çok dönerek. 12. Neredeyse gibi kabul hakkı gibi kabul hatları, ve eğrileri, güç ve güçsüzlük, inatçılık ve esneklik, anlayış ve his olarak ilişkili olduğunu, bir aksiyom olarak kurabilirsiniz. . 13. Ben anlayış akut egzersiz büyük değil eğilimi vardı keskin çıkıntı göz kemikleri ile hiçbir insanın, şimdiye kadar gördük, ve planları aklı. 14. Oysa alın, dik bir duvar gibi, yatay kaşları üzerine lavabo ve büyük tapınaklar doğru her tarafta yuvarlanır, bu netlik yok ve daha fazla sağlamlık sahip olduğu birçok mükemmel kafaları vardır. 15. Küçük, kırışık, kısa ve parlak olan burun, dayanacaktır şekilde değil hemen projelendirme Dik alınlı, zayıflık bazı işaretler, biraz anlayış, biraz hayal gücü, biraz hissi vardır. 16. Birçok açısal, çetrefilli tümsekler ile alınlarına, her zamankinden çok daha güçlü, sağlam, sert, baskıcı, ateşli faaliyet göstermek ve sebat. I /. Bu altında net bir ses bir işaretidir
Alın ve. Ben insan vücudunun belirli münferit parçalarının üzerine açıklamalar için bu ve aşağıdaki bölümlerde bazı benimsemelerine Shall. Aşağıdaki alınlarına kendi sözleri vardır. Formu, yükseklik, kuşatıcı, oran, meyil ve kafatası konumunu veya alnın kemik, eğilim, güç derecesi, düşünce ve insan duyarlılığı gösterme. Kaplama veya alnın cilt, konumunu, rengini, kırışıklıklar, ve gerilim, tutkular ve zihin mevcut durumunu göstermektedir. Kemiklerin iç miktar vermek ve onların güç uygulamasını kapsayan. Cilt wrinked edilecek olsa, alnından kemikler değişmeden kalır, fakat bu kırışıklıklar kemiklerin çeşitli formları göre değişir. Kırışıklık, ayrı ayrı kabul arching verecektir böylece;; belli bir arching diğer bazı kırışıklıklar katılır; düzlük belli bazı kırışıklıkları üretir ve bu, tersi, kırışıklıklar verecektir. Bazı alınlarında sadece başkalarının kavisli, ve diğerleri karışık ve-kırışıklık karıştı, diğerleri yatay, dikey olabilir. Cornerless alınları, onlar hareket olduğunda, genellikle basit ve en çapraşık kırışıklıklar var (düz) Cup-kurdu. Ben physiognomonical gözlem sunulan tüm şeylerin en önemli olduğu, antik ve modern physiognomists tarafından denenmemiş bırakılmış alın, bir anahat ve pozisyon özgü tarif düşünün. Biz üç ana sınıfları, çekilen dik ve projelendirme içine profili dikkate alınları, bölmek olabilir. Bu sınıfların her biri kolayca yeniden sınıflandırılır olabilir varyasyonları çok sayıda, ve doğrusal olan baş vardır; yarım yuvarlak, yarım dörtgen, birbirine akan; yarım yuvarlak, yarım dörtgen, kesilen; eğri, basit kaplı; eğri, çift ve üçlü dizilmiş. Benim okuyucu için kabul edilemez olmayacaktır yakalamak biraz daha özel açıklamalar eklemek zorundadır: 1. Alnı daha uzun, daha fazla kavrama ve daha az aktivite ttie. 2. Daha sıkıştırılmış, kısa ve sağlam alın, daha fazla sıkıştırma, sıkılık, ve adam az oynaklık. 3 .. Daha kavisli ve cornerless anahat, daha yumuşak ve esnek bir karakter; daha düz çizgili, daha sebat ve şiddeti. 4. Mükemmel diklik, kaş o saç, anlayış istiyorum. 5. Hafifçe üst kemerli kusursuz diklik, soğuk, sakin, derin düşünme mükemmel eğilimlerini gösterir. 6. Projelendirme-embesillik, toyluk, halsizlik, aptallık. Genel olarak, geri çekilmek, J., hayal gücü, zekâ ve zekâ üstünlüğünü gösterir. 8. Yukarıda yuvarlak ve çıkık alın, düz aşağıda sıralandığı ve bütün dik, çok anlayış, yaşam, hassasiyet, şevk, ve buzlu soğukluk shews. 9. Oblik, doğrusal alin, aynı zamanda çok ateşli ve güçlü. 10. Kemerli alınlarına kadınsı olmaya düzgün görünür. 11. Düz ve eğri çizgilerin mutlu bir sendika, alnın mutlu bir konuma sahip, bilgeliğin en mükemmel karakterini ifade eder. Mutlu sendika tarafından, yani, zaman çizgileri bilinçsizce birbirinin içine akışı ve mutlu alnına ne çok dik konumda, ne de çok dönerek. 12. Neredeyse gibi kabul hakkı gibi kabul hatları, ve eğrileri, güç ve güçsüzlük, inatçılık ve esneklik, anlayış ve his olarak ilişkili olduğunu, bir aksiyom olarak kurabilirsiniz. . 13. Ben anlayış akut egzersiz büyük değil eğilimi vardı keskin çıkıntı göz kemikleri ile hiçbir insanın, şimdiye kadar gördük, ve planları aklı. 14. Oysa alın, dik bir duvar gibi, yatay kaşları üzerine lavabo ve büyük tapınaklar doğru her tarafta yuvarlanır, bu netlik yok ve daha fazla sağlamlık sahip olduğu birçok mükemmel kafaları vardır. 15. Küçük, kırışık, kısa ve parlak olan burun, dayanacaktır şekilde değil hemen projelendirme Dik alınlı, zayıflık bazı işaretler, biraz anlayış, biraz hayal gücü, biraz hissi vardır. 16. Birçok açısal, çetrefilli tümsekler ile alınlarına, her zamankinden çok daha güçlü, sağlam, sert, baskıcı, ateşli faaliyet göstermek ve sebat. I /. Bu altında net bir ses bir işaretidir
yuzoku
of the Forehead.
I Shall appropriate this and some of the following chapters to remarks on certain individual parts of the human body. The following are my own remarks on foreheads.
The form, height, arching, proportion, obliquity, and position of the scull, or bone of the forehead, shew the propensity, degree of power, thought, and sensibility of man. The covering or skin of the forehead, its position, colour, wrinkles, and tension, denote the passions and present state of the mind. The bones give the internal quantity, and their covering the application of power.
Though the skin be wrinked, the forehead bones remain unaltered; but this wrinkling varies according to the various forms of the bones. A certain degree of flatness produces certain wrinkles; a certain arching is attended by certain other wrinkles; so that the wrinkles, separately considered, will give the arching; and this, vice versa, will give the wrinkles. Certain foreheads can only have perpendicular, others horizontal, others curved, and others mixed and confused -wrinkles. Cup-formed (smooth) cornerless foreheads, when they are in motion, commonly have the simplest and least perplexed wrinkles.
I consider the peculiar delineation of the outline and position of the forehead, which has been left unattempted by ancient and modern physiognomists, to be the most important of all the things presented to physiognomonical observation. We may divide foreheads, considered in profile, into three principal classes, the retreating, the perpendicular, and the projecting. Each of these classes has a multitude of variations, which may easily again be classed, and the chief of which are rectilinear; half round, half rectilinear, flowing into each other; half round, half rectilinear, interrupted; curve lined, simple; the curve lined, double and triple.
I shall add some more particular remarks, which I apprehend will not be unacceptable to my readers:
1. The longer the forehead, ttie more comprehension, and less activity.
2. The more compressed, short, and firm the forehead, the more compression, firmness, and less volatility in the man.
3.. The more curved and cornerless the outline, the more tender and flexible the character; the more rectilinear, the more pertinacity and severity.
4. Perfect perpendicularity, from the hair o the eyebrows, want of understanding.
5. Perfect perpendicularity, gently arched at the top, denotes excellent propensities of cold, tranquil, profound thinking.
6. Projecting—imbecility, immaturity, weakness, stupidity.
J. Retreating, in general, denotes superiority of imagination, wit, and acuteness.
8. The round and prominent forehead above, straight lined below, and on the whole perpendicular, shews much understanding, life, sensibility, ardour, and icy coldness.
9. The oblique, rectilinear forehead, is also very ardent and vigorous.
10. Arched foreheads appear properly to be feminine.
11. A happy union of straight and curved lines, with a happy position of the forehead, express the most perfect character of wisdom. By happy union, I mean, when the lines insensibly flow into each other; and by happy position, when the forehead is neither too perpendicular, nor too retreating.
12. I might almost establish it as an axiom, that right lines, considered as such, and curves, considered as such, are related as power and weakness, obstinacy and flexibility, understanding and sensation. .
13. I have hitherto seen no man with sharp projecting eye-bones, who had not great propensity to an acute exercise of the understanding, and to wise plans.
14. Yet there are many excellent heads which have not this sharpness, and which have the more solidity, if the forehead, like a perpendicular wall, sink upon the horizontal eye-brows, and be greatly rounded on each side towards the temples.
15. Perpendicular foreheads, projecting so as not immediately to rest upon the nose, which are small, wrinkly, short, and shining, are certain signs of weakness, little understanding, little imagination, little sensation.
16. Foreheads with many angular, knotty protuberances, ever denote much vigorous, firm, harsh, oppressive, ardent activity, and perseverance.
I/. It is a sure sign of a clear, sound under
I Shall appropriate this and some of the following chapters to remarks on certain individual parts of the human body. The following are my own remarks on foreheads.
The form, height, arching, proportion, obliquity, and position of the scull, or bone of the forehead, shew the propensity, degree of power, thought, and sensibility of man. The covering or skin of the forehead, its position, colour, wrinkles, and tension, denote the passions and present state of the mind. The bones give the internal quantity, and their covering the application of power.
Though the skin be wrinked, the forehead bones remain unaltered; but this wrinkling varies according to the various forms of the bones. A certain degree of flatness produces certain wrinkles; a certain arching is attended by certain other wrinkles; so that the wrinkles, separately considered, will give the arching; and this, vice versa, will give the wrinkles. Certain foreheads can only have perpendicular, others horizontal, others curved, and others mixed and confused -wrinkles. Cup-formed (smooth) cornerless foreheads, when they are in motion, commonly have the simplest and least perplexed wrinkles.
I consider the peculiar delineation of the outline and position of the forehead, which has been left unattempted by ancient and modern physiognomists, to be the most important of all the things presented to physiognomonical observation. We may divide foreheads, considered in profile, into three principal classes, the retreating, the perpendicular, and the projecting. Each of these classes has a multitude of variations, which may easily again be classed, and the chief of which are rectilinear; half round, half rectilinear, flowing into each other; half round, half rectilinear, interrupted; curve lined, simple; the curve lined, double and triple.
I shall add some more particular remarks, which I apprehend will not be unacceptable to my readers:
1. The longer the forehead, ttie more comprehension, and less activity.
2. The more compressed, short, and firm the forehead, the more compression, firmness, and less volatility in the man.
3.. The more curved and cornerless the outline, the more tender and flexible the character; the more rectilinear, the more pertinacity and severity.
4. Perfect perpendicularity, from the hair o the eyebrows, want of understanding.
5. Perfect perpendicularity, gently arched at the top, denotes excellent propensities of cold, tranquil, profound thinking.
6. Projecting—imbecility, immaturity, weakness, stupidity.
J. Retreating, in general, denotes superiority of imagination, wit, and acuteness.
8. The round and prominent forehead above, straight lined below, and on the whole perpendicular, shews much understanding, life, sensibility, ardour, and icy coldness.
9. The oblique, rectilinear forehead, is also very ardent and vigorous.
10. Arched foreheads appear properly to be feminine.
11. A happy union of straight and curved lines, with a happy position of the forehead, express the most perfect character of wisdom. By happy union, I mean, when the lines insensibly flow into each other; and by happy position, when the forehead is neither too perpendicular, nor too retreating.
12. I might almost establish it as an axiom, that right lines, considered as such, and curves, considered as such, are related as power and weakness, obstinacy and flexibility, understanding and sensation. .
13. I have hitherto seen no man with sharp projecting eye-bones, who had not great propensity to an acute exercise of the understanding, and to wise plans.
14. Yet there are many excellent heads which have not this sharpness, and which have the more solidity, if the forehead, like a perpendicular wall, sink upon the horizontal eye-brows, and be greatly rounded on each side towards the temples.
15. Perpendicular foreheads, projecting so as not immediately to rest upon the nose, which are small, wrinkly, short, and shining, are certain signs of weakness, little understanding, little imagination, little sensation.
16. Foreheads with many angular, knotty protuberances, ever denote much vigorous, firm, harsh, oppressive, ardent activity, and perseverance.
I/. It is a sure sign of a clear, sound under
28 Mart 2013 Perşembe
100 resim kadin
......
Morietur
autem in
partu
illa
fœmina
qua
his
lineis
infignita eft
ölmek Ama içinde doğumla o çevresinde hangi bunlar hatları Bu imzalanmış
Morietur
autem in
partu
illa
fœmina
qua
his
lineis
infignita eft
ölmek Ama içinde doğumla o çevresinde hangi bunlar hatları Bu imzalanmış
101 resim kadin
last uram faciet, molestiam a parte aut marito suscipiet mulier qua tali linea fig nata est
:-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-)
son rafine edecek, kadın veya kocası adına rahatsızlık Şekil doğurdu böyle bir hat destekleyecek
:-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-)
son rafine edecek, kadın veya kocası adına rahatsızlık Şekil doğurdu böyle bir hat destekleyecek
resim 102 kadin
morte violenta interibit ista femina,qua hanc unde fam lineam solam gerit
:-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-)
Bu kadının şiddetli ölüm kapalı, bu hat sadece şöhret giyer olduğunu
:-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-)
Bu kadının şiddetli ölüm kapalı, bu hat sadece şöhret giyer olduğunu
103 resim kadin
mulier hoc po?r?ta fignata, venefica erit ,affiibus iniuriam afferet ,partumque in pro priotero necabit ,vt maleficia fua tegar
:-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-)
bu kadın? r? fignata ta cadı yaralanma prioter Ç kapağını ikna yapmak suçlarından yavruları etkiler getirecektir olabilir
:-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-) :-)
bu kadın? r? fignata ta cadı yaralanma prioter Ç kapağını ikna yapmak suçlarından yavruları etkiler getirecektir olabilir
resim 104 bayan
In honore laedetur
illa mulier
quae in parte
fuperi ori frontis unicam
habet undo fam lineam
Onuruna zarar vermek olarako kadına kısmen yarıkları ağızda benzersiz görünüyor
bu nedenle şöhret hattı vardır
in honere laedetur illa mulier,quae in parte superiori frontis unicam habet undosam linea
onuruna zarar o alnın üst kısmında DALGALI sadece bir satır vardır kadın +++++++
illa mulier
quae in parte
fuperi ori frontis unicam
habet undo fam lineam
Onuruna zarar vermek olarako kadına kısmen yarıkları ağızda benzersiz görünüyor
bu nedenle şöhret hattı vardır
in honere laedetur illa mulier,quae in parte superiori frontis unicam habet undosam linea
onuruna zarar o alnın üst kısmında DALGALI sadece bir satır vardır kadın +++++++
8 fesim yarım kaldı (not)
Paruae,(küçük)
& multům
tortu ofœ linea
, vt in & _
hас figurâ, debilem & exiguam vitam
fig nifìcant
profertim ,vero
fi fint сontiturae
in tribus
fuperioribus
planetin
--------------------------------
-------------------------------------
Küçük (Küçük)ve çok daha fazlasıörgülü çizgi OfoeAs & _hас figürü, engelli ve küçük yaşamŞekil anlamınaileri sürülen, ancakfi Fintam сontiturae üç fuperioribus Gezegenler
& multům
tortu ofœ linea
, vt in & _
hас figurâ, debilem & exiguam vitam
fig nifìcant
profertim ,vero
fi fint сontiturae
in tribus
fuperioribus
planetin
--------------------------------
-------------------------------------
Küçük (Küçük)ve çok daha fazlasıörgülü çizgi OfoeAs & _hас figürü, engelli ve küçük yaşamŞekil anlamınaileri sürülen, ancakfi Fintam сontiturae üç fuperioribus Gezegenler
http://translate.google.com.tr/translate?hl=tr&sl=en&u=http://www.scribd.com/&prev=/search%3Fq%3Dhttp://ro.scribd.com/%26hl%3Dtr%26biw%3D1280%26bih%3D688&sa=X&ei=GzFUUai-OY3Jswak8IAg&ved=0CD0Q7gEwAQ
http://translate.google.com.tr/translate?hl=tr&sl=en&u=http://www.scribd.com/&prev=/search%3Fq%3Dhttp://ro.scribd.com/%26hl%3Dtr%26biw%3D1280%26bih%3D688&sa=X&ei=GzFUUai-OY3Jswak8IAg&ved=0CD0Q7gEwAQ
resim 7
Sed cùm funt multùm oblique,
rapacem hominem,
potíus,
furem ,auarum
///????pelfim a-e ????//// indolis
ас male conflit faciunt ,
quamuis longam vitam defig nent ,
prefër vero fine illea linea Saturni,
& Iovis; vel Saturni ,& Маrtis,
vel tres illea famul
Saturni,lovis ,& Martis
----------------------------------
Ama çok eğimli olduğundan,
açgözlü bir adam daha çok,
açgözlü hırsız,
pelfime karaktere
ас, kötü yok eritilir rağmen dönüş içinde uzun ömürlü,
o, ancak, Satürn hattının sonuna tercih Ve Jüpiter veya Satürn ve Маrs,
Üç ya da bir hizmetçi Satürn, Jüpiter ve Mars
27 Mart 2013 Çarşamba
http://translate.google.com/translate?hl=tr&sl=en&u=http://www.zorrapredictions.com/fshui/fs_face/face25.htm&prev=/search%3Fq%3Dhttp://www.zorrapredictions.com/fshui/fs_face/face25.htm%26hl%3Dtr%26client%3Dms-opera-mobile%26biw%3D800%26bih%3D397%26site%3Dwebhp&sa=X&ei=1mBTUbjjPInStQba2oGQBQ&ved=0CCwQ7gEwAA
http://translate.google.com/translate?hl=tr&sl=en&u=http://www.zorrapredictions.com/fshui/fs_face/face25.htm&prev=/search%3Fq%3Dhttp://www.zorrapredictions.com/fshui/fs_face/face25.htm%26hl%3Dtr%26client%3Dms-opera-mobile%26biw%3D800%26bih%3D397%26site%3Dwebhp&sa=X&ei=1mBTUbjjPInStQba2oGQBQ&ved=0CCwQ7gEwAA
http://books.google.com.tr/books?id=Nqto6mGq5l8C&pg=PA106&lpg=PA106&dq=face+reading++metoposcopia&source=bl&ots=h0ED5_8d7J&sig=JGbt7_w0_msYB3jRR29H32P3U-I&hl=tr&sa=X&ei=wFRTUfWtAeTF7AbFkIBQ&redir_esc=y#v=onepage&q=face%20reading%20%20metoposcopia&f=false
http://books.google.com.tr/books?id=Nqto6mGq5l8C&pg=PA106&lpg=PA106&dq=face+reading++metoposcopia&source=bl&ots=h0ED5_8d7J&sig=JGbt7_w0_msYB3jRR29H32P3U-I&hl=tr&sa=X&ei=wFRTUfWtAeTF7AbFkIBQ&redir_esc=y#v=onepage&q=face%20reading%20%20metoposcopia&f=false
Ama çok eğimli olduğundan,açgözlü bir adam daha çok, açgözlü hırsız, pelfime karakterас, kötü yok eritinrağmen spini içinde uzun ömürlü,o, ancak, Satürn hattının sonuna tercih Ve Jüpiter veya Satürn ve Маrtis,veya üç Satürn, Jüpiter ve Mars o muck
Sed cùm funt multùm oblique,
rapacem hominem,
potíus,
furem ,auarum
pelfime indolis
ас male conflit faciunt ,
quamuis longam vitam defig nent ,
prefër vero fine illea linea Saturni,
& Iovis; vel Saturni ,& Маrtis,
vel tres illea fimu Saturni,lovis ,& Martis
Sed cùm funt multùm oblique,
rapacem hominem,
potíus,
furem ,auarum
pelfime indolis
ас male conflit faciunt ,
quamuis longam vitam defig nent ,
prefër vero fine illea linea Saturni,
& Iovis; vel Saturni ,& Маrtis,
vel tres illea fimu Saturni,lovis ,& Martis
resim -6
hattı hafifçe eğik ******
Şekil 6'da olduğu http://books.google.com
gibi malların iktisabı
,veya zenginlik demokrat
nec_non uzun ömürlü
ama çok güçlü ve cesur değil
linea mediocriter oblique
vt in 6 figurâ
acquisition bonorum,
vel diuitiarum demotant
nec_non longam vitain
fed non tam validam ac fortem
Şekil 6'da olduğu http://books.google.com
gibi malların iktisabı
,veya zenginlik demokrat
nec_non uzun ömürlü
ama çok güçlü ve cesur değil
linea mediocriter oblique
vt in 6 figurâ
acquisition bonorum,
vel diuitiarum demotant
nec_non longam vitain
fed non tam validam ac fortem
http://translate.google.com.tr/translate?hl=tr&sl=de&u=http://www.astro.com/astrowiki/de/Metoposkopie&prev=/search%3Fq%3Dhttp://wiki.astro.com/astrowiki/de/Metoposkopie%26hl%3Dtr%26biw%3D1280%26bih%3D688&sa=X&ei=361SUdzxI6OO7Aayn4Ao&ved=0CC8Q7gEwAA
Metoposkopie
Git: kullan , ara
Metoposkopie arasında en çok kullanılan model: Güneş ve kaşları yukarıda moon, yukarıda düzenlenmiş küreler sırasına gezegenler, Merkür, Venüs, bazen burun hatları tahsis. Bu model, kardan ile temsil edilir.
(Şekil Moldenarius 1616)
Sanat alnın satırları okunur ve sonra karakteri ve kaderi hakkında sonuçlara varmak için denir Metoposkopie. Burada klasik gezegenler atanan satırları sona erdirmek için yapılan girişimleri olmuştur, özellikle Rönesans döneminde, var idi. Bu yaklaşımlar, aşağıda tarif edilmiştir.
Bilinen temsilcileri vardı Jerome Kardan ve Johannes Praetorius'un . Içindekiler [Verbergen]
1 Kavramlar
1.1 Nicolai Spadon
1.2 Jerome Cardano
1.3 Johannes Praetorius'un
2 kaynağa
3 Ayrıca bakınız
Kavramlar
Arasında, gezegenin hatları atamak için kaş hattı yorumlanması için iki farklı yaklaşım vardır, melez bol vardır. Bir yaklaşım küre modeline dayanan ve bu nedenle saç çizgisi Merkür doğru, sonra aya burun hattı kökünde yatan en düşük atar edilir, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter ve Satürn (sağdaki şekle bakınız) izleyin. Bu geniş Kardan bir yaklaşımdır. Tamamen farklı bir yaklaşım Tagplaneten alnın sağ tarafında, sol, Merkür ve Venüs merkezi üzerinde gece gezegenlerde resmedilmiştir olduğunu varsayar. Bu kavram, esas olarak Praetorius temsil eder. Nicolai Spadon iki sistem çerçevesinde uzlaştırılması nasıl açıklar.
Hatlarına ek olarak benzer tüm yazarlar vardır falı belli karakterler kırık ve hangi yönde onlar bükük giymek ister, kabul çizgilerin kalınlığı ve rengi. Bu tür mol ya da siğiller defa, aynı zamanda ile yorumlamak için kullanılır.
Nicolai Spadon
Göksel küreler göre yedi ön hatlarının kavramı,
Spadon gelen küreler için yığılmış hatlarının modelinde ilk gider [1] (1695 Borsada):
"Çizgiler derli toplu kadar gezegen olarak sırayla en uzun alnına kaşları saç Wurtzel arasında yedinci sırada yer almaktadır.
1. Satürn
2. Jüpiter için
3. Mars için
4. Pazar için
5. Venüs
6. Merkür için
7. Ay için
Alnın tüm satırları sen Ağustos güneşi, adam küçük dünyanın Lincke juxta Luminare magnus ve eksi üzerinde ay içinde doğru koymak, orada Mercke biri değildi zaman.
Kaş arasındaki burun Wurtzel arasında nick Venüs. 2nd Mercurium Venüs burun arasındaki dikey çizgiler. Söz konusu uç bir çizgi olmamıştır ve bir çizgi bir d diğer arasındaki yerleşim arasında büyük ersagten eksikliğini, bunu abgehe burada olmalıdır bir gezegen söyler. "
Jerome Kardan
Metoposcopia sadece basınç ölümünden sonra uzun gitti Kardan bir çalışma, sonra, yani 1658 [2] . Aşağıda onun astrolojik terimler alır Alman şanzıman, bir alıntıdır:
Bunu dağıtın tüm ama ön saflarda uzun cüce üzerinde bu [= cross] üzerinden, Augbraunen ile Glabellam veya Räumlein neredeyse durchstreichet Mercurio atanan bazı satır dışında. Cüce hinlauffenden hatları hakkında diğerlerinden biraz uzun, bazıları kurtz. Ve Oberste yakın ifade uzun tüylü Haubt ve Satürn bölge altındadır. Sonraki sonraki kuralı Jovis tanır. Üçüncü Vierdte Veneri altındadır Mars hakim, Kurtzen nadiren uzun bir çizgi de birlikte büyümek ama eşit Aralarında birbirleri ile çok konumlandırılmış iki gezehlet, sensiz olmak. Sorumlu Dieso Suns bey ayın haklar, ancak bey Lincke Ağustos
Mercurialischen ki bu pırıltı, Mercken etmektir Bey onlar Pamina, Lauffen grad için PAPAGENO anderst niht kesmek veya aksi halde beyaz kusurlu nasıl bey uzaya kaş arasındaki eun schwatzhafften kadın Hauffen gibi küçük zaman birçok Beredsamketi mutlu bir işareti, çoğaltılamaz dağınık hatları genellikle görülür.
Bu arada, sadece tüm ön hatları var olduğuna inanmak istiyorum, ve bir öffters ve diğer eksik, ama drey [cf daha az görmek çok nadir görülür değildir Praetorius'un için üç satır kavramı, aşağıya bakınız]. Bazı eksikliği varsa, kan derselbigen yerde kolayca sonradan satır varlık ve yokluk leichtlich keşfetmek altı kesiminde sonu genişliği ganzte abtheilt Zirckels yoluyla bulundu. (...)
Yaş atama
Çizgiler Gantze drey Theil içine bölümlenmiş hatlarının boyutu ile ilgili olarak.
Sonra ay-parçası sonra bir gece belaufft 30 neyin ısırma ilk yaşı sol bölümünün ilk kısmı bemercket çocukluk vardır.
60. bit uzanan alnın ortasında gibi diğer kısmı Yıl ve erkek yaş ayrılır.
Biraz 90th üzerine, alnın sağ tarafında işgal olarak üçüncü bölümü Yıl, ve bu nedenle en yüksek tarihi ve yaşam amacı.
Yani şimdi çizgiler Gantz ve mükemmel, birinci kısım kaş drey parçası anlamak ve Bey püskü hatları öylesine dışında zweyen hatları sonra bir Pazar gezegen tahsis vardır gelen yaş, dedi tüm aynı beyaz koymak Ay ve düşünülür ve kaş, o herhangi bir bölümünde drey verdi ve Augbraunen arasındaki boşluk yapmak ve Schläffe aleyhindeki biridir zorunludur. Mercurio, ayrıca karşılık gelen çizgi bu beyaz getheilet gerekir.
Johannes Praetorius'un
Gece, sağa sola Tagplaneten Praetorius'un tarafından üç ana hatları dayanarak
Praetorius [3] varolan herhangi bir diğer daha küçük çizgi ek olarak, alında üç ana hatları ayırır. Birkaç kırık çizgiler ana hatları atanır. Christoph Moldenarius nitelendirdi gibi Kardan tarafından önerilen yedi satır, içine bölünmesi Aldı, o gerçekten, o, ancak reddeder ve konsepti ile daha uyumlu olduğu [4] , antik yazarlar, Cardanus hakkında detaylı kaynak bölümünde ders bilmek görünmüyor.
Tema yanı sıra Keldani mundi'sidir serisine dayanan çizgilerin mantığı: iç gezegenler Merkür ve Venüs bir çizgi atanmış değil, buruna burun. Güneş ve Jüpiter sağ tarafında bulunmaktadır Tagplaneten, soldaki gece Mars ve Ay. Satürn merkezli ve sadece üçüncü basamak yürütülür.
Satürn hattı:
Akıl çizgisi, satırında, alnın çok üstünde.
Az kesildi ve çizgi hakim olmadan iyi çizilir rahatsız, makul bir adam olmalıdır. Bu Satürn sonra da iyi doğum grafik yerleştirilir olduğuna inanılmaktadır. Özelliği, bir çok olumlu bir şekilde görülecektir Saturnale, bu refah neden olabilir ve her zaman kendileri için yeterli olacaktır.
Hile göstermek için uzun bir eğri çizgi, kötü istihbarat, kötü şans getirmek için güçlü bir rahatsız hattında kısa.
Sağ aşağıya açılı: guile, Berug, hırsını, tefecilik, vb
Linkler eğildi: hırsızlık, ceza, hapis.
Badly haçlar ve siğil veya diğer hatalar ile çizilmiş. Grobe, ubesonnene, kasa ve su unglckliche kişi talihsizlik ve tehlike. Genellikle, daha sonra Satürn Radix hasarlı veya zayıflamış aynı zamanda.
Jüpiter-Mars hattı:
Alnın Orta çizgi, zihin hattı.
Bu hat iyi çizilmiş ve grafikte narin, Mars ve Jüpiter genelde iyi, bu kararı destekliyor. Beyinleri ve beceri ve başarı Onların tavsiye ve katılımlarını Güvenebileceğiniz olabilir, onlar da mahkemede veya yolculuk, savaşın mutlaka gönderilecektir.
Bu hat büyük proportiniert veya kötü rahatsiz edilirse, bu gerçekten bilge yapar bir işgüzar kimse, gösterir, ama onun kendi aptallığı yaparken başarısız olur.
Yırtık hatları hukuki konular dışında yenilgiler göstermektedir.
O kibirli ve Chumming ve ehrheischend olarak kabul adamın üstüne ortasında bükülmüş.
Jüpiter'e dağ rehberleri edecek olursak: büyük bir onur ve zenginlik, ancak Mars tepe yönlendirir, bu cömertlik, onur ve güç anlamına gelir.
Hat parçalanmış, rahatsız, bu aklını kaçırmış bir dönek insanlar sürekli değişiyor gösterir. Kaybı, utanç ve hapis tehlikesi.
Güneş-Ay hattı
Alt uç hattı, bellek hattı
Iyi çizilmiş ve hatasız ve tapınağa gider, bu bir çabuk öğrenen ve iyi bir bellek gösterir. Radix sık sık Venüs ve Merkür ile ışıkları arasında iyi Aspektierung özellikle Ay'ın düğümleri ile bulunabilir.
Kuvvetle rahatsız veya kötü çizilmiş bellek kötü olabilir ve ahlaksız bir hayat, yoksulluk, hor.
Jüpiter iyi bir hafıza Dağı'na ama çizgi çok iddialı eğilimindedir. Ama Marsberg da iyi bellek eğilimindedir ancak çabuk parlar dogmatik olduğunu.
O Sonnenberg eğilimindedir: iyi bellek, yüksek iyilik, onur ve promosyon. Ne zaman karşı cinsle Merkür / Venüs dağ sanatçı lehine hareket ettirildiğinde. O Moon Hill eğilimi, adam genellikle sıradan insanlarla temas istiyor.
Kötü eğitilmiş zaman belli bir çizgi eksik Eksik, artı ve arızalı hatları, bu nedenle bu özelliği Praetorius'un ile ilgilidir:
anlayış doğrultusunda eksikliği: becerilerini uygulamak ve, "iki sol eller" yararlanmak değil.
Nedeni eksik hattı: haksız ve bencil, ikiyüzlü siyasetçiler, temaruz.
Bellek hattı eksikliği: insanlar oldukça kötü olsun ve ömrü boyunca yapabilirsiniz.
Her üç satır büyük ölçüde cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, zimmete para geçirme, ve benzerleri tarafından hayati güçlü tehdit rahatsız.
Onlar, zor kararsız, çoğu zaman endişeli değil, çok pratik fikirli ama çok düşünceli uygulayabilirsiniz fikirler Praetorius'un, dolu bir adam işaret fazla üç farklı çizgiler. Windbag; olasılıkla Uranüs ya da Neptün?
Tamamen alın çizgileri olanlar eksik ruhsal bozuklukları, şiddet veya diğer zalimler, kan ve açgözlü insanlar, cinayet, Epikurosçuluk işaret eder. İyi asker, kaza eğilimli kalıp, genellikle genç ve şiddetli bir ölüm.
Hatlarına benzer zamanda gezegenin dağlar için geçerlidir: onlar iyi tasarlanmış ve rahatsız değil, bu kendi gezegensel ilkesi, girişim, eksikliği ya da kötü eğitim karşılık gelen pozitif etki gösterir etkisinin negatif ilkeleri verir ve ilgili ilkesinin zayıflaması göstermektedir .
Şişmek
↑ Nicolai Spadon: çalışma Curiosum. Zwey kısmen getheilet olarak, buradaki Physiogmoia Chiromantia ve Metoposcopia ... Johann Zieger, Nuremberg, 1695 Höchstfürtrefflichstes Chiromantisch Ve drey muhteşem yolları Johann Zieger, Nürnberg 1695 oluşan fizyonomi Clover Leaf: İçinde bulunduğu. F 79 sayfa
↑ Jerome Kardan: Metoposcopia libri tredecim et octingentis Faciei Humanae eiconibus complexa - Cui AccessIT Melampodis De naevis corporis Tractatus ... 225 sayfa. Jolly Thomas, Paris 1658
Almanca: Yüksek förtröffl. chiromantisch ve fizyonomi yonca. Nürnberg 1695 Malzemeler 3. Metoposcopia bir alıntı içerir İnceleme: "Onun zamanında Sayın Johann Sigmund Elßholtzens Doktoras & Med ve insan Cörpers Churchill Princely Brandenburg Architari ölçme sanatının en ünlü ... In Deme Ayrıca Metoposcopia gizlice düzenlenen Cardani dünyanın bekanndten doğal Erkundigers yapan ... Johann Ziegern tarafından Nürnberg, 1695 Sayfa:. 158 ff ve 173 f
↑ Johannes Praetorius'un Metoposcopia seu prosopomantia. Oehler, Leipzig, 1661, sayfa 923 ff fabrika, sayfa 84 saymaya sayısallaştırılmış HAB Wolfenbüttel
↑ Hıristiyan Moldenarius: Exercitationes Physiognomicae: Kitap 3 Metoposcopiam seu frontis contemplationem Schürer, Wittenberg 1616
Ayrıca bkz
Çehre
Kategori : Astroloji Şubele
http://www.google.com.tr/search?q=Metoposcopia&btnG=Kitaplar%C4%B1+Ara&tbm=bks&tbo=1&hl=tr
http://www.google.com.tr/search?q=Metoposcopia&btnG=Kitaplar%C4%B1+Ara&tbm=bks&tbo=1&hl=tr
https://www.google.com.tr/search?hl=tr&tbo=p&tbm=bks&q=inauthor:%22Ciro+Spontone%22
https://www.google.com.tr/search?hl=tr&tbo=p&tbm=bks&q=inauthor:%22Ciro+Spontone%22
http://books.google.com.tr/books?id=sxFCAAAAcAAJ&printsec=frontcover&dq=Metoposcopia&hl=tr&sa=X&ei=gqZSUY_hHMKR7AbN_oDQBQ&ved=0CD0QuwUwAg
http://books.google.com.tr/books?id=sxFCAAAAcAAJ&printsec=frontcover&dq=Metoposcopia&hl=tr&sa=X&ei=gqZSUY_hHMKR7AbN_oDQBQ&ved=0CD0QuwUwAg
26 Mart 2013 Salı
http://filolinux.dipafilo.unimi.it/cardano/testi/opera.html
http://filolinux.dipafilo.unimi.it/cardano/testi/opera.html
http://books.google.com.tr/books?id=K4_j9ikw3ZQC&pg=PR7&dq=Gerolamo+Cardano:+Metoposcopia&hl=tr&output=text#c_top
http://books.google.com.tr/books?id=K4_j9ikw3ZQC&pg=PR7&dq=Gerolamo+Cardano:+Metoposcopia&hl=tr&output=text#c_top
http://books.google.com.tr/books?id=K4_j9ikw3ZQC&pg=PR25&lpg=PR25&dq=Pandurm+U+vergit+collapfurum+locis.&source=bl&ots=XN-Fzq3Iqy&sig=xZyXYjBXRX-PVW1Xz6Xf-1zMt10&hl=tr&sa=X&ei=9K5RUcf9Ne704QSkhIHIBg&redir_esc=y#v=onepage&q=Pandurm%20U%20vergit%20collapfurum%20locis.&f=false
http://books.google.com.tr/books?id=K4_j9ikw3ZQC&pg=PR25&lpg=PR25&dq=Pandurm+U+vergit+collapfurum+locis.&source=bl&ots=XN-Fzq3Iqy&sig=xZyXYjBXRX-PVW1Xz6Xf-1zMt10&hl=tr&sa=X&ei=9K5RUcf9Ne704QSkhIHIBg&redir_esc=y#v=onepage&q=Pandurm%20U%20vergit%20collapfurum%20locis.&f=false
http://books.google.com.tr/books?id=K4_j9ikw3ZQC&pg=PA73&dq=Gerolamo+Cardano:+Metoposcopia&hl=tr&output=text#c_top
http://books.google.com.tr/books?id=K4_j9ikw3ZQC&pg=PA73&dq=Gerolamo+Cardano:+Metoposcopia&hl=tr&output=text#c_top
http://books.google.com.tr/books?id=sxFCAAAAcAAJ&printsec=frontcover&dq=inauthor:%22Geronimo+Cardano%22&hl=tr&sa=X&ei=vKNRUbDwHMPXObmmgIgG&ved=0CD0QuwUwAzgU#v=onepage&q&f=false
!http://books.google.com.tr/books?id=sxFCAAAAcAAJ&printsec=frontcover&dq=inauthor:%22Geronimo+Cardano%22&hl=tr&sa=X&ei=vKNRUbDwHMPXObmmgIgG&ved=0CD0QuwUwAzgU#v=onepage&q&f=false
25 Mart 2013 Pazartesi
http://www.youtubediziizle.com/kategori/avrupa-avrupa.html
http://www.youtubediziizle.com/kategori/avrupa-avrupa.html
18 Mart 2013 Pazartesi
http://www.belgeler.com/kategoriler/resmi-belgeler?page=2
http://www.belgeler.com/kategoriler/resmi-belgeler?page=2
http://uygulama.istanbulsgk.gov.tr/emekliliktakip/takip.aspx
http://uygulama.istanbulsgk.gov.tr/emekliliktakip/takip.aspx
http://haber.sgk.net/haberleri/askerlik+borçlanması+ödemesi+2013
http://haber.sgk.net/haberleri/askerlik+borçlanması+ödemesi+2013
"Askerlik süremi borçlanmalı mıyım?"
"Askerlik süremi borçlanmalı mıyım?"
http://www.emekli-maasi.com/arsiv/ssk-askerlik-borclanmasi.aspx
Bu çok sorulan soruyu yanıtlamadan önce Askerlik Borçlanması'nın ne gibi faydaları olduğuna bakalım.
- Askere gidiş tarihiniz, ilk sigortalı olduğunuz tarihten daha önce ise, sigortalılık tarihiniz borçlandığınız süre kadar geri alınır. Örnek olarak; 1.1.1984 tarihinde ilk kez sigortalı olarak bir işe girmişseniz ve askerlik görevini bu tarihten önce yapmışsanız, 2 yıllık bir askerlik borçlanması yaptığınızda sigorta başlangıç tarihiniz 2 yıl öne alınır ve bu durumda 1.1.1982 tarihinde ilk kez işe girenler ile aynı haklara sahip olursunuz. Şayet askerlik görevini ilk kez sigortalı bir işe girdikten sonra yapmışsanız sigortalılık tarihinde herhangi bir değişiklik hakkınız olmaz. (Bağkur'a tabi olanlarda ise her durumda sigortalılık tarihi borçlanma süresi kadar geri alınır.)
- Askerlik süresini borçlanarak ödemek suretiyle, ödemiş olduğunuz prim gün sayısı artar. Daha fazla prim gün ödediğiniz için de maaşınız doğal olarak biraz daha artacaktır.
Şimdi sorumuza dönersek ;
- Şayet prim gün ya da hizmet yılı şartını doldurarak hemen emekli olmayı düşünüyorsanız, askerlik borçlanması ile eksiklerinizi kapatıp emekli olabilirsiniz. Ya da kademeli geçişte, ilk sigortalılık tarihi itibarı ile fazladan prim gün ya da hizmet yılı tamamlamak zorunda kaldıysanız, askerlik borçlanması yolu ile bu ek şartlardan muaf kalmayı da düşünebilirsiniz.
- Eğer emeklilik şartları açısından herhangi bir mecburiyetiniz yok ise, daha yüksek bir maaş amacı ile askerlik sürenizi borçlanıp ödemeli misiniz ? Borçlanıp öderseniz maaşınızdaki artış ne kadar olur?
Bu sorunun doğru yanıtını bulmanın tek yolu maalesef önce maaşınızı hesaplatıp sonra bir de askerlik borçlanması ile tekrar hesaplatmaktır. Bunun dışında şu ya da bu kadar artış olur demek mümkün değildir.
Bir önemli hatırlatma. Emeklilik maaşı hesaplanırken 2000 yılı öncesine ait hizmetlerinizin üstgöstergeden emekli olacaklar için son 10 yılı, normal gösterge tablosudan emekli olacaklar için son 5 yılı dikkate alınır. Bu sürelerin dışında kalan hizmetlerinizin sadece prim gün sayıları dikkate alınır. Eğer borçlanmanız bu sürelerin dışında kalıyorsa , tavandan da, taban sınırından da ödeseniz ödediğiniz prim miktarı maaş hesabında hiç kaale alınmaz. Örnek olarak; 1985 yılından 2000 yılına kadar hiç ara vermeden çalışmış bir sigortalı, 1982 yılında yapmış olduğu askerlik hizmetini borçlanıp ödemek istiyorsa, bunu tabandan yapmalıdır. Çünkü ne kadar ödediğinin maaş hesaplaması sırasında hiçbir önemi yoktur. Sadece prim gün sayısı, dolayısıyla aylık bağlama oranı artacaktır.
Şimdi sorumuza dönelim ve bir fikir vermesi açısından bir hesaplama örneği sunalım. Bu hesaplama her sigortalı için hizmet yılı, prim gün sayısı ve ödediği prim miktarına göre farklı sonuçlar çıkaracaktır. Bu işlemi sadece bir fikir vermesi amacı ile yapıyoruz. Programımızı test etmek için kullandığımız test programı ile 9330 gün prim ödemiş sanal bir sigortalı yaratıp, maaşını askerlik borçlanmalı ve borçlanmasız olmak üzere iki kez hesaplayalım.
Örneğimizde; 1.dönem 2000 yılı öncesi hizmetleri, 2.dönem 2000 yılı ile 2008 Ekim arası hizmetleri, 3.dönem ise Ekim 2008 tarihinden sonraki hizmetleri kapsamaktadır.
Askerlik Borçlanmasız maaş hesabı :
Toplam prim gün : 9330
1.dönem prim gün : 5820 1.dönem ABO : 68.5
2.dönem prim gün : 3090 2.dönem ABO : 65
3.dönem prim gün : 440 3. dönem ABO : 51.83
Hesaplanan Emekli Maaşı : 1.079,61 TL
Şimdi aynı sigortalıya 600 gün askerlik borçlanması ekleyip, tekrar hesaplıyoruz ;
Toplam prim gün : 9330 + 600 = 9930
1.dönem prim gün : 6420 1.dönem ABO : 70.5
2.dönem prim gün : 3090 2.dönem ABO : 68
3.dönem prim gün : 440 3. dönem ABO : 55.17
Hesaplanan Emekli Maaşı : 1.117,60 TL
Borçlanma yoluyla eklenen 600 prim günün etkisiyle Aylık Bağlama Oranları bir miktar yükselmiş oldu. Bu örneğimizdeki sigortalımız 600 gün askerlik borçlanması ödemek suretiyle, yaklaşık 37.99 TL daha fazla maaş elde etmiş oldu. Bu da yaklaşık yüzde 3.5'luk bir artışa denk geliyor.
Peki bu artış borçlanıp ödemeye değer mi? Bunun kararını her sigortalının kendisinin vermesi gerekir. Sigortalının bu durumda günlüğü yaklaşık 8 TL'den 600 gün borçlanması için ödemesi gereken tutar yaklaşık 4.800 TL olmaktadır. Ödediği bu miktara karşılık aylığında 37.99 TL bir artış olacaktır.
Konuyu tamamlamak bakımından askerlik borçlanması ile ilgili bilinmesi gerekenleri özetlersek ;
Askerliğini yedeksubay olarak yapanlar hizmetleri süresince Emekli Sandığı'na tabi oldukları için emeklilik işlemleri sırasında bu hizmetlerini herhangi bir ödeme yapmadan ekletebilirler... Yedeksubay okulunda geçen süreleri ise, borçlanma yolu ile saydırabilirler.
Askerlik yapmayanlar, askerlikten muaf tutulanlar askerlik borçlanması yapamazlar. Askerlik borçlanması en fazla askerlik süresi kadar yapılabilir.
Askerlik borçlanması; günlük asgari ücret ile günlük asgari ücretin 6.5 katı arasında olmak üzere, sigortalının kendisinin belirleyeceği günlük kazancın yüzde 32'sinin, borçlanılacak gün sayısı ile çarpılması suretiyle hesaplanmaktadır. Asgari ücret 01.01.2010 tarihinden itibaren 729.00 TL olduğundan dolayı,askerlik borçlanması yapmak isteyenler her gün için en az 729x0.32/30 = 7.78 TL ödemek zorundadırlar.
ASKERLİK BORÇLANMASI DEĞİŞTİ
ASKERLİK BORÇLANMASI DEĞİŞTİ
http://www.alomaliye.com/ibrahim_aslan_askerlik_borc.htm
İbrahim ASLAN
S.M. Mali Müşavir
ibrahim_aslan@turmob.org.tr
1 - GİRİŞ
Bilindiği üzere; Sosyal Sigortalar Kanunu mevzuatına göre, erkek sigortalılar ile onların hak sahiplerine; sigortalının er olarak silah altında veya yedek subay okulunda geçen sürelerini borçlanma olanağı sağlanmıştır. Bundaki amaç eylemli askerlik hizmeti nedeniyle sigortalılık niteliğini yitiren yada sigortalılığını devam ettirme olanağı kalmayan sigortalıya veya hak sahibine eylemli askerlik nedeniyle uğramış bulundukları kayıpları ödeyerek hizmetlerine ilave ettirme olanağının sağlanmasıdır. Bu yazımızda son değişikliklerden sonra çalışanlara yönelik olarak yasa koyucu tarafından konulan askerlik borçlanması konusuna değinilecektir.
2 - SOSYAL SİGORTALAR KURUMUNDA ASKERLİK SÜRELERİNİN BORÇLANILMASI
616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 4 Ekim 2000 tarihinden itibaren askerlik borçlanması uygulamasında kurum lehine sigortalı aleyhine bir dizi değişiklikler yapıldı. Ancak bu durumu sigortalı lehine değiştiren 616 sayılı KHK'me Anayasa Mahkemesi tarafından 11 kasım 2001 tarihinde yürürlüğe girmek üzere iptal edildi. Bu tarihten itibaren de askerlik borçlanması uygulamasında yasal boşluk doğdu. 4958 sayılı Kanun'un yayımlandığı 06 Ağustos 2003 tarihine kadar Kurum, askerlik borçlanma işlemlerini 616 sayılı KHK ile yapılan düzenleme yürürlükteymiş gibi işlem yapmaktaydı.
4958 sayılı kanunun 34. maddesi ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun değişik 60 ıncı maddesinin (F) bendine göre " Bu Kanuna göre sigortalı olarak tescil edilmiş bulunanların, er olarak silâh altında veya yedek subay okulunda geçen sürelerinin tamamını veya bir kısmını, kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde ve bu Kanunun 78 inci maddesi ile belirlenen prime esas kazancın alt sınırının talep tarihindeki tutarı üzerinden hesaplanacak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerini tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılır, altı ay içinde primi ödenmeyen borçlanma süreleri hizmetten sayılmaz."
Ancak, Kanunla kurulmuş bulunan diğer sosyal güvenlik kuruluşları mevzuatına göre sigortalı veya iştirakçi olanlar hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.
Sigortalıların grev ve lokavtta geçen süreleri, grev ve lokavtın sona ermesinden itibaren altı ay içinde kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde ve bu Kanunun 78 inci maddesi ile belirlenen prime esas kazancın alt ve üst sınırları arasında olmak suretiyle, talep tarihindeki tutarı üzerinden hesaplanacak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde ödemeleri şartıyla borçlandırılır.
Borçlandırılan sürenin karşılığı olan gün sayısı sigortalının prim ödeme gün sayısına katılır. Bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Aylık bağlanmasına askerlik, grev ve lokavt borçlanması ile hak kazanılması durumunda kendilerine, borcun ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır." şeklinde değiştirildi.
3 - SSK'DA DEĞİŞİKLİK SONRASI ASKERLİK BORÇLANMASI ÜZERİNE GENEL BİR DEĞERLENDİRME
A - ASKERLİK BORÇLANMASINA BAŞVURU ŞEKLİ
Askerlik borçlanması yapacak olan sigortalı veya hak sahiplerinin Sigorta İl Müdürlüklerinden alacağı matbu askerlik borçlanması talep dilekçesini doldurarak Askerlik şubelerine onaylatmaları ve bu belgeyi bağlı bulundukları Sigorta il Müdürlüklerine teslim etmeleri gerekmektedir.
B - ÖDEME MİKTARI VE SÜRESİ
Askerlik hizmetlerinin borçlanılmasında, sigortalıların veya hak sahiplerinin Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 78. maddesi ile belirlenen pirime esas kazancın alt sınırının talep tarihindeki tutarı üzerinden % 20 oranındaki malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerini, tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde ödemeleri halinde hizmetten sayılacağı hükme bağlanmıştır. Altı ay içinde pirimi ödenmeyen borçlanma süreleri ise hizmetten sayılmayacaktır.Yani Ağustos/2003 tarihinde 18 aylık askerlik hizmetini borçlanmak üzere kuruma başvuranların ödeyecekleri miktar; 2003 Ağustos ayında SPEK günlük alt sınırı 15.267.194.-TL, aylık 458.015.820.-TL olduğuna göre 458.015.820 X %20 = 91.603.164-TL aylık ödeyeceği miktardır. 18 aylık hizmeti borçlandığına göre 91.603.164 X 18 = 1.648.856.952.- TL tutarındaki askerlik borçlanmasını tebliğ tarihinde veya tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde defaten veya taksitler halinde kuruma ödenecektir.
C - KISMİ BORÇLANMA
Yasa koyucu sigortalı veya hak sahiplerine askerlik sürelerinin tamamını borçlanabilmelerinin yanında, kısmi borçlanma imkanı da getirmiştir. Hak sahipleri, Sigortalının ölümü halinde 506 sayılı kanunun 99. maddesi hükmüne göre 5 yıl içinde borçlanma talebinde bulunabileceklerdir. Yani sigortalı veya hak sahibi malullük, yaşlılık ve ölüm aylığı bağlanması için eksik pirim gün sayısı kadar da borçlanabilecektir. 18 ay askerlik yapan bir sigortalı, 18 ayın sadece 3 ayını borçlanabilecektir.
D - ASKERLİK BORÇLANMASININ SİGORTALILIK SÜRESİNE ETKİSİ
Askerlik borçlanmasında, sigortalının askerlik hizmetini ilk defa sigortalı olduğu tarihten önce yapması halinde sigorta başlangıç tarihi borçlanılan süre kadar geriye götürülecektir. Sigorta giriş tarihi askerlikten önce ise borçlandırılan sürenin karşılığı olan gün sayısı sigortalının prim ödeme gün sayısına katılır. Özellikle sigorta başlangıç tarihi askerlikten sonra olan sigortalıların askerlik sürelerini borçlanmaları halinde emeklilik süreleri borçlanılan süre kadar geriye götürülecektir.
E - DİĞER SOSYAL GÜVENLİK KURULUŞLARINA TABİ OLANLAR SSK'DAN ASKERLİK BORÇLANMASI TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ?
Kanunla kurulu diğer sosyal güvenlik kuruluşlarından olan Bağ-Kur sigortalısı ve Emekli Sandığı İştirakçileri'nin SSK'dan askerlik borçlanması yapmaları mümkün değildir. Askerlik Sürelerinin borçlanılabilmesi için, Sosyal Sigortalar Kanununa göre tescil edilmiş ve başvuru tarihinde SSK sigortalısı olmak gerekmektedir.
4 - SONUÇ
4958 sayılı Kanunla askerlik borçlanmasında bir dizi yeni düzenleme yapılarak askerlik borçlanmasındaki yanlışlıktan dönülmüş, Kurum lehine olan uygulama sigortalı lehine dönüştürülerek sigortalıların elinden alınmış olan kazanılmış hak geriye verilmiştir.
17 Mart 2013 Pazar
ist semtisim
İstanbul Semt İsimleri Ve Anlamları
İSTANBUL
Avrupa ve Asya kıtalarında yer almaktadır.Kocaeli-Tekirdağ illeri arasın-
da,Karadeniz ve Marmara denizine kıyısı olan bir kenttir.
İstanbul un yerleşim tarihi Paleolitik çağa kadar uzanır.Yapılan kazılar sonucunda Yarımburgaz mağarasında Paleolitik çağ a Fikirtepe ve Pendik te ise Kalkolitik çağ a ait buluntular ele geçmiştir.Ayrıca Sarayburnu nda Trakların kurdu-
ğu Lygos adlı bir kentin duvar kalıntılarına,Kadıköy de de Fenikeli lerden kalma yapı
kalıntılarına rastlanmıştır.
Bugünkü kentin çekirdeğini oluşturan ilk yerleşmeleri İ.Ö. VII.yy. da Megaralılar kurmuştur.Dor ların istila ettiği Yunanistan dan kaçan Megaralılar İ.Ö.
680 de Propontis i (Marmara Denizi) geçerek geldikleri Bugünkü Kadıköy ün Moda
burnunda Khalkadon adıyla kurdukları kente yerleştiler.Trak kökenli komutan Byzas önderliğinde yola çıkan Megaralıların bir başka kolu da Delphoi kahinlerinin
öğüdüne uyarak İ.Ö.660 ta bugünkü Sarayburnu çevresinde bir kent kurdu.Megaralı-
lar kente liderleri Byzas ın adını vererek Byzantion dediler.
IV yy. da kenti adeta yeniden inşa eden İmparator I . Constantin den
dolayı kente Constantin in kenti anlamında Constantinapolis adı verildi.
Bir söylentiye göre kentin isminin uzun olmasından dolayı kısaca Polis
(Kent) adıyla anılmaya başlandı.Bu arada kent gelişmiş ve büyümüştür,Bugünkü surların dışna taşmıştır.Buralarda oturanlar kente giderken yada kentten bahseder-
ken, Eis ten Polis (Kente doğru) olarak anmışlardır. bu zamanla Stenbol,
Estanbol ,İstanbol ve İstanbul şeklini almıştır.
Bizans döneminde İkinci Roma (Deutera Roma)ve Yeni Roma (Nea Rome) isimleri ile de anılmıştır.
Kent tarihi boyunca birçok kere istilaya uğramış,doğu dan ve batıdan gelen kavimlerin kuşatmalarına şahit olmuştur.
Osmanlı imparotorluğu egemenliğine girdikten sonra Asitane,Asitane-i
Saadet,Asbitane-i Aliye,Belde-i Tayyibe,Dar-ı Saadet,Dar-us Saltana,Dar-us Salta-
nat il Aliye,Dar us Saltanat us Saadet,Dar us Saltanat us Saniye,Dar ül Hilafe,Der Aliye,Der i Devlet,Der Saadet,Konstantaniyye,Konstantaniyye-i Mahrusi gibi isim
lerle anılmıştır. (Osmanlı Devlet Arşivi ne göre)
ACIBADEM (İstanbul)
Üsküdar-Kadıköy-Çamlıca-Libadiye arasıdadır. Geçmişte İstanbulluların yazlık olarak kullandıkları semtteki bahçeli evlerin ve konakların bahçelerindeki badem ağaçlarından dolayı bu isimin yakıştırıldığı sanılmaktadır.
ADALAR (İstanbul)
Büyükada : Kadıköy-Pendik sahilleri karşısındaki Prens adalarının en büyük olanıdır. Antik çağdaki adı Prinkipo dur.
Burgaz adası: Antik çağdaki adı Antigoni dir. Bizans döneminde Prygas
(Hisar) adıyla anılmaktaydı
AHIRKAPI (İstanbul) Sarayburnunda,Sirkeci-Cankurtaran arasındadır. İstanbul un sur
kapılarından biri buradadır. Osmanlı döneminde sarayın has ahırları ve daha sonraları İst. Belediyesinin ahırlarının burada olması sebebiyle bu isimle
anılmaktadır.
AKARETLER (İstanbul)
Avrupa yakasında,Maçka-Dolmabahçe arasında ,Beşiktaş ilçesinin bir
mahallesidir.Sultan Abdülaziz Taşlık Aziziye camisinin masraflarını karşılamak için
bir vakıf kurdurmuştur,bu vakıf gelir sağlamak amacıyla kiraya verilebilecek binalar
yaptırmıştır. Projenin tamamlanması II.Abdülhamit e nasip olmuştur. Kira,irat getiren
anlamındaki Akaret ismi bu binalara yakıştırılarak semte Akaretler adı verilmiştir.
AKSARAY /İstanbul)
Avrupa yakasında,Fatih-Yenikapı-Laleli arasındadır. Bizans dönemindeki adı Forum Bovis dir (Öküz Meydanı) Pergamon (Bergama) dan getirilen tunçtan yapılmış öküz heykeli semtin ortasındaki meydana yerleştirildiğinden uzun süre bu isimle anılmıştır. İstanbulun Osmanlılar tarafından alınmasından sonra,İshak Paşa nın Karamanoğulları üzerine yaptığı seferde Konya Aksaray daki halkın bir kısmı İstanbul un Türkleştirilmesi düşüncesi ile bu semte yerleştirildiğinden dolayı semt Aksaray adı ile anılmaya başlandı.
ALTUNİZADE (İstanbul)
Anadolu yakasında,Kısıklı-Bağlarbaşı arasındadır.Önceleri yazlık yerleşim yeri olan semte XIX. yy da burada yaşamış olan askeri şura üyesi
İsmail Zühtü paşa bir cami ve hamam yaptırmıştır.Cami çevresinde yoğunlaşan yerleşim Altunizade olarak anılmaya başlanmıştır.
ANADOLU HİSARI (İstanbul)
Boğazın Anadolu kıyısında,Göksu deresinin boğaza döküldüğü
yerdedir.Bizans dönemindeki adı Potamion (Tatlı su) yerleşime Yıldırım
Bayezıt tarafından 1395 tarihinde bir Hisar (kale) yaptırılmıştır.Semte ismini veren
bu kale çevresindeki yerleşim özellikle Fatih Sultan Mehmet döneminde
genişlemiştir.
ATAKÖY (İstanbul)
İstanbul un en genç semtlerinden biridir.Kentin Avrupa yakasında
Bakırköy-Topkapı arasındadır. Osmanlı döneminde Baruthane denilen yöredir
1955 yılında Emlak Bankası tarafından tasarlanan 12 000 konutluk yerleşim mer-
kezi için 1958 de inşaatı başlamıştır. Yapılan anketle ismi Ataköy olarak kabul
edilmiştir.
AYASPAŞA (İstanbul)
(1520-1566) Kanuni Sultan Süleyman dönemi sadrazamlarından Ayas
paşa burada havuzlu,bahçeli bir konak yaptırmıştır.Semtin isminin buradan geldiği
söylenmektedir.(1530 yılında İstanbula gelen Arap gezgini Gazi de Ayas paşa yı
bu konakta ziyaret ettiğini yazmaktadır.)
AYAZAĞA (İstanbul)
Kentin Avrupa yakasında Şişli-Maslak-Hasdal arasındadır. Yeniçeri
Kethüdası Ayas Ağa nın yöredeki çiftliği ve çevresindeki oluşan yerleşime
Ayasağa denilmiş zamanla isim Ayazağa ya dönüşmüştür.
AYNALIKAVAK (İstanbul)
Avrupa yakasında,Kasımpaşa-Okmeydanı-Hasköy arasındadır.İstanbul un üç büyük sarayından biri olan Tersane sarayından günümüze ulaşan Aynalısaray
kasrıdır,Bu köşk bulunduğu semte ismini vermiştir.
Aynalıkavak ismine gelince; Osmanlılarda düz pencere camı üretilme-
diğinden,Venedik dükasının Osmanlı sultanına hediye ettiği kristal aynalara yakışır
bir köşk yapılmasına karar verilir.Sultanın köşkün yapılması talimatını verirken,
-Kavak boylu aynalara yakışır bir kasr isterim . demesiyle bu kasr Aynalıkavak
ismiyle anılmaya başlanmıştır.
AYRILIK ÇEŞMESİ (İstanbul)
Anadolu yakasında,Kadıköyden Acıbadem e giderken Haydarpaşadan gelen yolla kesiştiği yerdeki semttir.Eskiden Trakya ve İstanbuldan hacca gidecek
olanlar burada toplanırlar ve hepbirlikte yola çıkarlarmış.Hacı adayları yakınları ile
burada vedalaşıp yola çıktıklarından semte Ayrılık çeşmesi adı verilmiştir.
AYVANSARAY (İstanbul)
Haliç kıyısında Balat-Eyüp arasında yeralmaktadır. İstanbul un Os
manlılar tarafından alınmasından sonra ,Bu bölgedeki surlara bir kapı yaptırıldı.
Bu kapı yakınlarındaki Blakhernai (Büyükler sarayı) denilen görkemli Bizans
yapısından dolayı semte Ayvan sarayı denilmeye başlandı.İsim zamanla Ayvansaray
olarak değişti.
AZAPKAPI (İstanbul)
Avrupa yakasında,Haliç kıyısında,Kasımpaşa-Şişihane-Karaköy semtleri arasındadır.Tarihi yarımadanın dışında kalan sur kapılarından biridir.Bölge Ceneviz
egemenliğindeyken bu kapıya Porta di Sn Antonio adı verilmişti.Osmanlı döneminde
Haliç tersanesinin yanında kurulan Azep ler kışlası semte adını vermiştir.
(Azep ,Osmanlı döneminde tersanede görevlendirilen deniz kuvvetleri
Mensuplarına verilen isimdi.)
ARNAVUTKÖY (İstanbul )
Boğazın Avrupa yakasında, Ortaköy-Bebek arasında yeralmaktadır.
İlk çağlardaki adı Anaplus tur . Bizans döneminde Constantinus (Büyük) tarafın-
dan yaptırılan Michael kilisesinden dolayı Vicus Michaelicus veya Scaleae (İskele) adıyla biliniyordu .Buraya yerleştirilen Arnavut göçmenlerden dolayı halk bu semti
Arnavut köyü olarak anıyordu isim zamanla Arnavutköy olmuştur.
BAHARİYE (İstanbul)
Anadolu yakasında,Kadıköy-Fenerbahçe-Moda arasındadır.Kentte yerleşimin yaygın olmadığı dönemlerde,İstanbulluların yazlık olarak kullandıkları
Bir semtti.Bir söylentiye göre,bahar aylarında semtteki hareketliliğin artması
Sebebiyle baharlık anlamında Bahariye adı verildiğidir.
BAKIRKÖY (İstanbul)
Kentin Avrupa yakasında Ataköy-Florya arasında,Marmara kıyısındadır.
İlk çağlarda Hebdamon Septimus adıyla anılmaktaydı. Bizans döneminde yazlık olarak kullanılmıştır . Constantinus (Büyük) zamanında buraya saraylar , köşkler,
kiliseler yaptırılmıştır. Bizans ın son döneminde Makrihori , Osmanlı döneminde
Marki köy olarak bilinen semtin adı Cumhuriyet in ilanından sonra Bakırköy olarak
değişmiştir.
BALAT (İstanbul)
Avrupa yakasında Fener-Ayvansaray arasında,Haliç kıyısındadır.Bizans
döneminde imparatorluk saraylarından biri olan Blahernai sarayına buradaki sur kapısından gidiliyordu.bu kapı Aios İoannes kapısı veya Palation (Saray) kapısı ola-
rak anılıyordu.Daha çok kullanılan Palation semte isim olarak verilmiş isim zamanla
Balat a dönüşmüştür.
BALMUMCU (İstanbul)
Avrupa yakasında,Yıldız-Dikilitaş-Zincirlikuyu-Ortaköy arasındadır.
19.yy. başlarında (II.Mahmut dönemi) bugünkü Balmumcu semtinde aynı adla anılan bir çiflik vardı.Çifliğe bu ismin verilme sebebi ise çifliğin bahçelerinin geceleri mumla aydınlatılması ve burada mum imalatı yapılmasıdır.Çiflikteki meyvaların 1915 yılına kadar halka dağıtıldığı bilinmektedir.Yöre II.Meşrutiyet sonrası mesire yeri olarak halka açılmıştır.
BALTALİMANI (İstanbul)
Avrupa yakasında,Boğaz kıyısında,Rumelihisar-Emirgan arasındadır.
Fatih Sultan Mehmet emriyle Dolmabahçe,Taksim,Kasımpaşa üzerinden Haliç e in- idirilen gemiler ve donanmadaki bazı gemilerin yapımı için buraya Baltaoğlu
Süleyman Paşa tarafından bir liman ve tersane yaptırılmıştır.Baltaoğlu Süleyman
paşa limanı olarak benimsenen semtin ismi zamanla Baltalimanı na dönüşmüştür.
BEBEK (İstanbul)
Avrupa yakasında ,Boğaz kıyısında,Arnavutköy-Rumelihisarı arasında-dır. Antik çağda Artemis in adak yeri bulunan Khelai adında küçük bir köydü.
Semt adını Fatih Sultan Mehmet tarafından burada ikametle görevlendirilen Bölükbaşı nın lakabı olan Bebek ten almıştır.
BEŞİKTAŞ (İstanbul)
Avrupa yakasında,Boğaz kıyısında,Ortaköy-Dolmabahçe arasındadır.
tarihte bilinen ilk adı İasonion dur . sonraları Sergion,Daphne,Diplokinion gibi
isimlerle anıldı.Bugünkü adı için iki ayrı söylenti vardır.
I -Barbaros Hayrettin Paşa gemilerin bağlanması için sahile beş büyük
taş diktirmiş ve bu taşlardan dolayı yöreye Beştaş denilmeye başlanmış,isim zamanla
Beşiktaş a dönüşmüştür.
II –Bizans döneminde bu günkü iskele meydanına dikilen Diplokinion
sütununun beşik şeklinde olması sebebiyle yöreye Beşiktaşı denmiş ,zamanla isim
Beşiktaş olarak değişmiştir.
BEYKOZ (İstanbul)
Boğazın Anadolu kıyısında,Paşabahçenin kuzeyindedir.Antik çağdaki
adı Amykos dur.Beykos ismi ilk defa Bizanslılar tarafından kullanılmıştır. Bithnia
kralı ve Kocaeli valileri bu semtte ikamet etmişlerdir.Kos farsçada köy anlamında-
dır.Semtte oturan ünlü kişilerden dolayı yöreye Beykos denildiği ismin zamanla
Beykoz a dönüştüğü sanılmaktadır.
BEYLERBEYİ (İstanbul)
Boğazın Anadolu kıyısında,Kuzguncuk-Çengelköy arasındadır.Eski bir yerleşim yeridir .Bugünkü Beylerbeyi sarayının bulunduğu yerde III Murat dönemi
Beylerbeylerinden Mehmet Paşa nın yalısı bulunduğundan semtin ismi Beylerbeyi
olarak benimsenmiştir.
BEYOĞLU (İstanbul)
Kentin Avrupa yakasında,Başiktaş-Şişli-Kasımpaşa-Haliç arasındadır.
Bizans döneminde yerleşim alanı değildi.Yöreye karşı yaka,öte yaka anlamında Pera
yada Peran bağları deniliyordu.
Beyoğlu denilmesine ait çeşitli söylentiler vardır.İlki Fatih Sultan Mehmet in Trabzon Rum İmparatorluğuna son vermesinden sonra (1460) Kral ailesinden Prens Aleksisos Kommenos buraya yerleştirilmesinden dolayı bu ismin verildiğidir.
İkincisi Kanuni Sultan Süleyman döneminde burada oturan Venedik elçisinden dolayı bu ismin verildiğidir.( Yapılan yazışmalarda elçi ye Beyoğlu denil-
diği için.)
BOMONTİ (İstanbul)
Avrupa yakasında,Şişli-Feriköy arasındadır.İsviçre li Bomonti kardeş-
ler 1890 yılında bu semtte bir bira fabrikası kurarak 1902 yılına kadar işlettiler.
1902 yılında Nektar şirketiyle birleşerek 1938 yılına kadar imalata devam ettiler.
Bira fabrikasının bulunduğu alan çok büyüktür. (yaklaşık 40 dönüm)
İçinde 1930 yıllarında çok ünlü olan Bomonti bira bahçesi yeralıyordu.
(Bu bahçe 1950 li yıllara kadar açıktı) Bu fabrika semte ismini vermiştir.
BOSTANCI (İstanbul)
Anadolu yakasında , Marmara kıyısında ,Suadiye ile Küçükyalı arasın-
dadır. Osmanlı döneminde burada bulunan Bostancıbaşı bahçesi ve yakın zamana
kadar yöredeki bostanlardan dolayı Bostancı denildiği sanılmaktadır.
BOYACIKÖY (İstanbul)
Avrupa yakasında,Boğaz kıyısında,Emirgan-Baltalimanı arasındadır.
Kırklareli kentinden aba,şayak ve çul boyamada uzmanlaşmış kırk kadar ailenin
19.yy. da başlarında getirilerek buraya yerleştirilmesi ile oluşan yeni yerleşim
Boyacıköy ismiyle anılmaya başlanmıştır.
BULGURLU (İstanbul)
Anadolu yakasında,Çamlıca-Libadiye-Ümraniye arasındadır.XIX.yy. başlarına
kadar kireç ocakları ile ünlü Üsküdar a bağlı küçük bir köydü.Yakın zamana kadar yörededeki halk geçimini bulgur yaparak sağladığından ,semt Bulgurlu olarak anılı-
yordu.İslam alimlerinden Aziz Mahmut Hüdai hazretlerinin köye yardım amacıyla bir dibek (Buğday dövmeye yarayan büyük taş havan) hediye ettiği bilinmektedir.
( Hamarat ev kızlarına söylenen Bulgurlu ya gelin mi ? gidiyorsun sözünün bu semtle
ilgisi yoktur.Orada adı geçen Bulgurlu Malatya ilinin merkeze bağlı bir köyüdür.
CAĞALOĞLU (İstanbul)
Avrupa yakasında,Sultanahmet-Beyazıt-Eminönü arasındadır. 16.yy. da yaşamış Osmanlı sadrazamı Cağaloğlu Sinan Paşa nın bu semtteki sarayından ve yaptırdığı cami den dolayı bu ismi almıştır.
CİBALİ (İstanbul)
Haliç kıyısında Unkapanı ile Fener semtleri arasındadır.Burada bulunan
sur kapısı,İstanbul un fethine katılan komutanlardan Cebe Ali Bey adıyla anılmaya
başlanmıştır. Cebe Ali Bey kapısı zamanla Cibali kapısına dönüşmüştür ve smtte
Cibali ismini almıştır.
CİHANGİR (İstanbul)
Avrupa yakasında,Taksim,Tophane Fındıklı arasındadır.Kanuni Sultan Süleyman ın sekizinci ve en küçük oğlu Şehzade Cihangir in ,Mimar Sinan tarafından yapılan caminin avlusundaki kabri dolayısıyla semte bu isim verilmiştir.
ÇATLADIKAPI (İstanbul)
Avrupa yakasında,Sirkeci-Ahırkapı arasındadır.Bizans döneminde yapı-
lan surların Sindera adlı kapısı buradadır.1532 yılındaki depremd bu kapıda çatlak-
lar oluşturduğundan ,hem kapı hemde semt Çatladıkapı adıyla anılmaya başlanmıştır.
ÇEKMECELER (İstanbul)
Avrupa yakasında,Büyük ve küçük olmak üzere iki adet Çekmece semti
vardır.Aynı adı taşıyan göllerin kenarında kurulmuş yerleşimlerdir.Tarihi çok eskilere dayanmaktadır.Helen ler İ.Ö.VII. yy. da bu yörede koloniler kurdular.Daha sonraBizans,Hun,Peçenek,Osmanlı yönetimlerinde kalmıştır.Her iki Çekmece gölü dar birer boğazla Marmara denizine bağlıdır.Anadolu yu batıya bağlayan yol üzerinde bulunan bu boğazları geçmek için boğazın iki yakasında sahile çakılı kazıklara bağlı halatlar gerilerek ve sal üzerinde bu halatlar çekilerek karşıdan karşıya geçiliyordu.Çekerek çalışan bu sisteme çekmece adı verilmiştir.Zamanla buradaki yerleşimlere bu isim yakıştırılmıştır,birbirinden ayrılması için birine Büyükçekmece diğerine Küçükçekmece adı verilmiştir.
ÇEMBERLİTAŞ (İstanbul)
Avrupa yakasında,Sultanahmet-Beyazıt arasındadır.Bizans İmparatoru Constantinus (Büyük) zamanında şehrin hareketli semtlerinden biriydi.İ.S 330 yılında Roma Apollon tapınağından getirilen kırmızı mermerden dokuz parçalı bir
sütun buraya dikilmiştir. Önceleri üstünde kral heykelleri vardı daha sonraları bir
haç konulmuştur .Şehrin Osmanlılar tarafından alınmasından sonra bu haç kaldırılmıştır. Çıkan yangınlar ve ortam şartlarından yıpranan sütun koruma amacıyla demir çemberlerle takviye edilmiştir.(Bir görüşe göre 1672 deki büyük yangından sonra çemberlenmiştir. Kazvini berkitin den XII yy. çemberlerin var olduğu
anlaşılmaktadır. ) Bu Çemberli sütun dan dolayı semte Çemberlitaş ismi verilmiştir.
ÇENGELKÖY (İstanbul)
Anadolu yakasında Beylerbeyi-Vaniköy arasındadır.Bizans İmparatoru
Justinianos buraya karısı Sophia için bir saray yaptırmıştır ve semte Sophianea adı
verilmiştir.Osmanlı döneminde bu semtte gemi çapalatrı imal edildiğinden adı Çengel
Köyü olarak benimsenmiştir. Zamanla Çengelköy şeklini almıştır.
Bir başka söylentiye görede; Osmanlı döneminde leventlikten yetişen
Çengeloğlu Tahir paşa (Sonradan Kaptan-ı Deryalığa kadar yükselmiştir) bu semtte
oturmuş ve yörede mescit,çeşme gibi yaptırmış ve birçok hayır işlerine önayak
olmuş semtin sevilen kişilerinden biri olmuştur,semte bu sebepten onun ismi veril-
miştir.
ÇUBUKLU (İstanbul)
Boğaz ın Anadolu kıyısında,Kanlıca-Paşabahçe arasındadır. Bizans dönemindeki adı Eiranaion dur. Yöre esnafının yapmış olduğu Çubuk lüleleri
nin ünü sebebiyle bu ismin verildiği sanılmaktadır.
DİKİLİTAŞ (İstanbul)
Avrupa yakasında,Beşiktaş-Şişli-Balmumcu-Ihlamur arasındadır.Semt adını buradaki dikili taş tan almıştır.Bu dikili taşın bulunduğu yerden yeniçeriler
karşı sırtta bulunan nışan taşına ok attıkları söylenmektedir.
DOĞANCILAR (İstanbul)
Anadolu yakasında Üsküdar-Kuyubaşı-Şemsipaşa semtleri arasındadır.
Osmanlı döneminde padişah a doğan cinsi avcı kuşlar yetiştirmek,bakmak,av tören-
lerinde hizmet etmekle görevlendirilenler anadolunun çeşitli yörelerinden bulup ge-
tirdikleri kuşları İstanbulda Doğancıbaşıya teslim etmek üzere buluştukları semte
Doğancılar semti adı verilmiştir.
DOLMABAHÇE (İstanbul)
Boğazın Avrupa yakasında Beşiktaş-Kabataş semtleri arasındadır.Yunan
mitolojisine göre Arganut ların kralı İason Karadeniz seferi dönüşünde burada kara-
ya çıkmıştır,bundan dolayı antik çağdaki adı İason dur.Burada Bizans döneminde ge-
zinti yeri olan küçük bir koy vardı.Osmanlıların İstanbulu almasından sonra,I.Ahmet
döneminde Kaptanı Derya Halil Paşa bu koyu doldurmakla görevlendirildi ve dol-durma işleri II.Osman döneminde tamamlandı.(1614) Park haline getirilen koy Hünkar bahçesi adıyla anılmaya başlandı ismi zamanla Dolmabahçe ye dönüştü.
DUDULLU (İstanbul)
Anadolu yakasında,Şile yolu üzerinde,Üsküdar merkezine 18 km. uzak-
lıktadır.Fatih Sultan Mehmet İstanbul un fethi sırasında Duduoğlu aşiretine yaptık-ları hizmetlerden dolayı küçük bir köy olan yerleşim ve çevresini hediye etmiştir.Zamanla Duduoğlu aşireti buradan göçmüş olmasına rağmen yörenin adı
Dudulu olarak benimsenmiştir.
DEMİRKAPI (İstanbul)
İstanbul da bu isimde birkaç semt vardır,bunlardan biri de Saray-
burnundadır. Topkapı sarayının yüksek duvarlarındaki dört büyük kapıdan biri
nin bulunduğu semt büyük demir kapıdan dolayı Demirkapı ismini almıştır.
Bu kapıdan sarayın has ahırlarına geçilirdi.
EDİRNEKAPI (İstanbul)
Haliç-Yedikule arasındaki surların üzerindeki kapı Bizans döneminde
Kharisios ve Polyhandria isimleriyle anılmıştır.Osmanlı döneminde Edirne karayolunun başlangıç noktası olduğundan Edirne kapısı adını almış ve bulunduğu semt Edirnekapı olarak anılmaktadır.
EMİNÖNÜ (İstanbul)
Haliç kıyısında Sirkeci-Sultanahmet-Unkapanı arasındadır.Fatih Sultan
Mehmet döneminde burada kurulan gümrük emirliğinden dolayı zamanla Eminönü
şekline dönüşen isimle anılmaktadır.
ERENKÖY (İstanbul)
Anadolu yakasında,Caddebostan-Şaşkınbakkal-Sahrayıcedit arasındadır
Eren Baba isimli bilge bir kişi burada oturmuş ve semthalkı tarafından çok sevilmiş-tir vefatını takip eden yıllarda (1872) yöreye Eren köyü adı verilmiştir.Zamanla
Erenköy e dönüşmüştür.
EYÜP (İstanbul)
Avrupa yakasında,Haliç in sonlarına doğru,Haliç kıyısında,Silahtar-Balat
Edirnekapı arasındadır.Fatih Sultan Mehmet in İstanbulu fethinden sonra ,kentin
Araplarca kuşatılması sırasında ölen (672) İslam ulularından Ebu Eyyub El Ensari
nin kabri bulunduğu yerin yanına bir cami ve türbe yaptırılmıştır. Ebu Eyyub El
Ensari camisi semte ismini vermiştir.Semt in ismi önceleri Eyupsultan sonraları Eyüp olarak değişmiştir.
[bEMİRGAN (İstanbul)
][/b] Boğaz ın Avrupa kıyısında Baltalimanı-İstinye arasındadır IV Murat
yöreyi,Revan kalesini çarpışmadan kendisine teslim eden (1635) Safevi valisi
Emirgüneoğlu na bağışlamıştır. Bir konak yaptıran Emirgüneoğlu burada yaşamış
ve semt Emirgün yada Mirgün olarak anılmış zamanla Emircan daha sonraları
Emirgan şekline dönüşmüştür.
F FATİH (İstanbul)
Avrupa yakasında,Unkapanı-Aksaray-Saraçhane-Edirnekapı arasındadır.
İsmini Fevzipaşa caddesi üzerinde bulunan Fatih külliyesinden almıştır.( Cami ,
Fatih Sultan Mehmet in türbesi,Daruşşifa,Medreseler,Tabhane,İmaret,Kervan-
saray,Sübyan mektebi,Kütüphane,Hamam,Saraçlar çarşısının bulunduğu külliye
çok geniş bir alanı kaplamaktadır. )
FENER (İstanbul)
Kentin Avrupa yakasında,Balat-Ayvansaray arasında,Haliç kıyısındadır.
İstanbul un en eski yerleşimlerinden biri olan semtte,Hristiyan inanışlarına göre de-nizcilerin koruyucusu Aziz Nikola ya ait kilise vardır.Denizcilere yol gösteren,ışık
tutan anlamında Panarion adı semte verilmiştir.Zamanla Fener e dönüştüğü sanıl-
maktadır.
FERİKÖY (İstanbul)
Avrupa yakasında,Kurtuluş-Şişli-Harbiye-Kasımpaşa arasındadır.Semtin
ismi hakkında değişik söylentiler vardır.
İstanbul un ünlü Levantenlerinden Mösyö Ferry Galata da oturur ve za- man zaman bu cıvadra ava çıkarmış.Daha rahat avlanabilmek için buraya bir köşk
yaptırmış ve semtteki yerleşim bu köşk etrafında yoğunlaşır.Yöre Ferry nin köyü
olarak anılmaya başlanır ve isim zamanla Feriköy e dönüşür.
Bir başka söylentiye göre de Osmanlı padişahı A.Mecit tarafından bugün
semtin bulunduğu geniş arazi Madam Feri ye bağışlanmıştır.Feri nin köyü ismi zamanla Feriköy e dönüşmüştür.
FINDIKLI (İstanbul)
Avrupa yakasında,Tophane-Kabataş-Cıhangir semtleri arasında ,boğaz
kıyısındadır.Bizans dönemindeki adı Ayanyhios dur. Semtin isminin kaynağı net değildir.Tarihçi Hammer e göre semt ismini İtalyanca Fanduco dan almıştır.Fanduco
han,konukevi anlamındadır.Bizans döneminde burada bulunan han semte ismini ver-
miştir.Osmanlı döneminde burada ilk yerleşimler Kanuni Sultan Süleyman dönemin-
de başlamıştır.Kıyı ve yamaçlar boyunca bulunan fındık bahçelerinden dolayı bu is-
min verildiği de öne sürülmektedir.Osmanlı kaynaklarında da burada fındıklı deresi-
nin bahsedilmektedir.
FLORYA (İstanbul)
Avrupa yakasında,Sefaköy-Yeşilköy-Küçükçekmece arasında ,Marmara
kıyısındadır.Reşat Ekrem Koçu ya göre İskender efendi namlı bir kişi burada yaptır- dığı bahçeye doğduğu kasabanın ismini vermiş (Forina Arnavutluk ta küçük bir kasabadır) isim zamanla Florya ya dönüşmüş ve semtin ismi olarak benimsenmiştir.
GALATA (İstanbul)
Avrupa yakasında Karaköy-Azapkapı-Şişhane-Tophane arasındadır.An-
tik dönemdeki adı Syki yada Sycae dir. Bizans imparatoru I Tiberios zamanında Haliç in denetimi için bugünkü Yolcu salonu yakınlarında surların üstüne büyük bir burç inşa ettirmiştir (Kastellion ton Galaton ) MS 578-582 ve yöre zamanla Galaton sonraları Galata adıyla anılmaya başlanmıştır.Ayrıca semtin ortasındaki kuleden
ötürü bu ismin verildiği bir başka düşünüştür.
Bir diğer söylentiye göre de Bizans dönemindeburada bulunan süt sağım
Yerlerinden dolayı Galaktos adıyla anılırken zamanla Galata ya dönüştüğüdür.
GEDİKPAŞA (İstanbul)
Beyazıt ın güneyinde bir semttir.1482 yılında ölen ,Fatih Sultan Mehmet in sadrazamlarından Gedik Ahmet Paşa nın Türbesinin de bulunduğu cami ve külliye semte ismini vermiştir.Zamanla isim Gedikpaşa şekline dönüşmüştür.
HALKALI (İstanbul)
Avrupa yakasında,Küçükçekmece gölü-Kanarya-Yenibosna-İkitelli arasındadır.
Bizans döneminde burada bulunan eski bir rum köyü vardı.XVI.yy.da bu köy
Cıvarında kurulan Halka hasbahçeleri dolayısıyla yöreye Halkalı adı verilmiştir.
HARBİYE (İstanbul)
Avrupa yakasında,Elmadağ-Nışantaşı-Pangaltı-Maçka semtleri arasında-
dır.XIX.yy. da buraya yaptırılan Mekteb-i Harbiye (Harp Okulu) semt e adını ver-
miştir.
HAREM (İstanbul)
Anadolu yakasında,Haydarpaşa-Salacak arasındadır.III.Murat döne-
minde bugünkü Selimiye kışlasının bulunduğu yerde saray hanımlarına tahsis edilmiş
olan Harem i Hümayun kasrı bulunmaktaydı.Saraya mensup hanımlar karşı yakadan
geldiklerinde sandalların yanaşması için sahilde bir iskele vardı.buradaki görkemli
Harem i Hümayun kasrı çevresinde gelişen yerleşim Harem,İskele de Harem iskelesi olarak anılmaya başlanmıştır.
HASKÖY (İstanbul)
Avrupa yakasında,Kasımpaşa-Okmeydanı-Halıcıoğlu arasında,Haliç
kıyısındadır.Fatih Sultan Mehmet İstanbul u kuşattığı zaman otağını buraya kur-
duğundan burası özel (Has) olarak adlandırılmıştır.Zamanla yerleşim çoğaldığında
semte Hasköy adı verilmiştir.
Bir başka söylenceye göre II.Selim döneminde buraya yaptırılan Hasbah-
çelerden geldiğidir.
Diğer bir varsayım Bizans döneminde buradaki Paraskevi kilisesi dola-
yısıyla semte Parasköy denilmiş,zamanla Hasköy e dönüşmüştür.
HAYDARPAŞA (İstanbul)
Anadolu yakasında,Boğaz kıyısında,Üsküdar-Kadıköy arasındadır.
III.Selim sadrazamlarından Haydar Paşa ya ait geniş araziden dolayı yöreye Hay-
darpaşa adı verilmiştir.
HORHOR (İstanbul)
Fatih ilçesinin bir mahallesidir,ismini yöredeki Horhor çeşmesinden alır.
rivayete göre; Fatih sultan Mehmet burada yürürken yer altından sesler duyar ve
çevresindekilere buraya bir çeşme yapın yerin altından hor-hor su sesleri geliyor
der, çeşme yapılır ve Horhor çeşmesi adı verilir.Zamanla semtte aynı isimle anılmaya
başlanır.
İSTİNYE (İstanbul)
Avrupa yakasında,Boğaz kıyısında,Emirgan-Maslak-Yeniköy arasında-
dır.Bizans dönemindeki adı Stenia zamanla İstinye şekline dönüşmüştür.
KABATAŞ (İstanbul)
Boğazın Avrupa yakasında,Dolmabahçe ile Fındıklı arasındadır.Bizans
dönemindeki adı Butharion dur.Halikarnasos lu Dianysios (Tarihçi) burada bulunan
Petra Themastis adı verilen bir taştan söz eder. Ayrıca burada yapılan Karabali iskelesi ve tekneleri bağlamak için bu iskele yanındaki iri bir kaya nedeniyle semte
Kabataş denildiği sanılmaktadır.
KADIKÖY (İstanbul)
Semtin tarihi Bakır çağına kadar uzanmaktadır.Semti Megara lı göçmenler Khalkedon adıyla kurmuştur (İÖ 8yy) . Orhan Gazi Khalkedon un bir
kısmını Osmanlı topraklarına kattı.Fatih Sultan Mehmet in kenti fethinde sonra bu yörenin bakımsız bir köy görünümünün düzelmesi için İstanbul Kadısı Hızır bey in buraya yerleşmesini istemiştir.Semt önceleri Kadıköyü sonraları Kadıköy olarak
anılmıştır.
KAĞITHANE (İstanbul)
Avrupa yakasında,Silahtar-Çağlayan-Levent-Hasdal-Alibeyköyü arasındadır. Osmanlı döneminin önemli mesire yerlerinden olan semtte dönemin ileri
gelenlerine ait 200 e yakın köşk ve kasr bulunmaktaydı,ancak bunlardan hiçbiri günü
müze ulaşmamıştır.(bakımsızlıktan viran halde bulunan son kalıntılar 1940 lı yıllarda
yıkılmıştır) Haliç körfezine dökülen Kağıthane deresi üzerinde bulunan kağıt imalat-
haneleri dereye ve semte adını vermiştir.
KALAMIŞ (İstanbul)
Anadolu yakasında,Fenerbahçe ye bitişik,Marmara denizi kıyısındadır.
Eski ismi yunanca sazlık ve kamışlık anlamında Kalamis iken zamanla Kalamış şek-
lini almıştır.
KALENDER (İstanbul)
Boğazın Rumeli kıyısında Yeniköyün batısındadır.18 yy da Kalender
Çavuş un buraya yaptırdığı sahilsaray dolayısıyla bu ismi aldığı sanılmaktadır.
KANDİLLİ (İstanbul)
Boğazın Anadolu kıyısında , Vaniköy ile Anadoluhisarı arasındadır. Antik çağdaki adı Ekhaia dır. Zaman zaman Göksu dan deniz yolu ile saraya dönen
padişahlar için yakılan kandillerden yada IV Murat ın Revan seferinden dönüşünde
bu semtteki köşkte doğan şehzadesi Mehmet için yedi gece yakılan kandillerden
dolayı semte Kandilli köy adı verilmiş,zamanla Kandilli şeklini almıştır.
KANLICA (İstanbul)
Boğazın Anadolu kıyısında Çubuklu ile Anadoluhisarı arasındadır. Antik
çağdaki adı Phriksulimen dir. Osmanlıların İstanbulu almalarından önce burada
Kangılı diye bilinen bir Türk boyunun yerleştiği sanılmaktadır.Bazı eski vakfiyelerde
Kanglıcak diye sözedilmektedir.İsmin zamanla Kanlıcaya dönüştüğü söylenmektedir
KARTAL (İstanbul)
Kentin Anadolu yakasında Maltepe ile Pendik arasındadır.Bizans dönemindeki adı Kartalimen dir. semt zamanla Kartal ismiyle anılmaya başlanmıştır.
Bir başka söylentiye göre de ,küçük bir balıkçı köyü olan semtte yaşayan ve çok sevilen Kartelli isimli balıkçıdan dolayı önceleri Kartelli nin köyü olarak anılan semtin adının zamanla Kartal a dönüştüğüdür.
KASIMPAŞA (İstanbul)
Avrupa yakasında Haliç kıyısında,Beyoğlu-Hasköy-Şişli arasındadır.
Kanuni Sultan Süleyman ın vezirlerinden Güzelce Kasım paşa nın Padişah tarafından burada oturmayla görevlendirilmesi dolayısıyla semt Kasımpaşa ismini almıştır. Güzelce Kasım paşa semte yaptırdığı cami (Cami-i Kebir),medrese ve diğer eserlerle yöreyi kalındırmıştır.
KAZLIÇEŞME (İstanbul)
Avrupa yakasında,Marmara kıyısında ,Zeytinburnu ilçesinin bir mahalle- sidir. Burada bulunan bir çeşme semte ismini vermiştir.bu çeşmenin üzerinde alçak kabartma olarak kaz figürleri vardır.
Bir söylentiye göre,İstanbul un fethi sırasında baş gösteren su sıkıntısın-
da uçuşan kazlar takip edilmiş ve buradaki su kaynağı bulunmuştur.sonraları bu su
kaynağı üzerine bir çeşme inşa edilmiştir.günümüze kadar bir çok yenilemeler gören
çeşme halen semtte bulunmaktadır.
KISIKLI (İstanbul)
Anadolu yakasında,Çamlıca tepeleri-Altunizade arasındadır.Kayalar arasından kaynayan sulara halk arasında kısık yada kısıklı denilmektedir.Bu semtte çok miktarda bu tip kaynak bulunduğundan Kısıklı adı benimsenmiştir.
KİLYOS (İstanbul)
Avrupa yakasında,Demirciköy-Uskumruköy-Gümüşdere arasında,Kara-
deniz kıyısındadır.İsminin Rumca kum anlamındaki Kilya sözcüğünden geldiği söy-
lendiği gibi,güzel geçit/boğaz anlamındaki Killa sözcüğünden türediğide söylenmek-
tedir.isim zamanla Kilyos şeklini almıştır.
KİREÇBURNU (İstanbul)
Avrupa yakasında,Kefeliköy-Tarabya arasındadır.Bizans dönemindeki
adı Kleridra tou pontu (Boğazın anahtarı) dur.Bu günkü ismini,Osmanlı döneminde
yörede bulunan kireç ocaklarından aldığı söylenmektedir.
KUMBURGAZ (İstanbul)
Avrupa yakasında,Marmara kıyısında,Mimarsinan-Celaliye arasındadır.
XIX.yy. da halkının çoğunluğu rum olan yerleşim kumunun bol olması nedeniyle
Konumyo adıyla anılıyordu,mübadele sonrasında Kumburgaz adını almıştır.
KUMKAPI (İstanbul)
Avrupa yakasında,Marmara kıyısında,Ahırkapı-Yenikapı arasındadır.
Bizans döneminde burada Kontoskalion limanı ve yarım daira şeklindeki surlarda
bir kapı bulunmaktaydı.Bu limanın hemen yanında Kaisariu denilen ikinci küçük bir
liman daha vardı.bu küçük limana şehre getirilen kumlar boşaltılıyordu. Bu sebeple
surlardaki kapı Kum kapısı semtte Kumkapı olarak benimsenmiştir.
KURTULUŞ (İstanbul)
Avrupa yakasında,Pangaltı-Dolapdere-Feriköy-Elmadağ arasındadır.
Semtin bilinen en eski adı Ayios Dimitrios tur.Daha sonraları semtte bulunan at ahır-
larından dolayı Tatavla ismiyle anılmaya başlandı.Kanuni sultan Süleyman dönemindeki deniz fetihlerinde Akdeniz adalarından esir alınan,Müslüman olmayan
sanatkarlar bu semtte iskan edildi.XVIII .yy.sonlarına doğru halkının çoğu rum ve
italyanlardan oluşuyordu.Dönemin Osmanlı yönetimi buraya kısıtlı bir özerklik
vermişti. Semt 12 kişilik bir ihtiyar heyeti ile1030 haneden seçilen 53 temsilci tarafından idare ediliyordu.Bu düzen Cumhuriyetin ilanından sonra kaldırıldı ve
yöre halkı olayı bu yönetimden kurtuluş olarak benimsediğinden semte Kurtuluş adı verildi.
KUZGUNCUK (İstanbul)
Boğazın Anadolu kıyısında Üsküdar-Beylerbeyi arasındadır.Bizans dö-
nemindeki ismi Khrysokeramos dur.(Bizans İmparatoru İustinios tarafından yaptırılan yaldızlı kiremitleri ile ünlü kilisenin adıdır.) Fatih Sultan Mehmet döne-
minde buraya yerleşen Kuzgun Baba adlı bir erenden dolayı bu isimle anıldığı
sanılmaktadır.
LALELİ (İstanbul)
Avrupa yakasında ,Aksaray-Beyazıt arasındadır.Uzun yıllar hasır bir kulübede yaşayan (XVI yy )ve öldüğünde vasiyeti üzerine kulübesinin yanına gömülen Türk dervişi Laleli Baba nın mezarının bulunduğu yere Osmanlı Padişa-
hı III Mustafa 1757 yılında bir cami yaptırmıştır.(Laleli Baba cami ve külliyesi)
Önceleri Lalelibaba olarak bilinen semtin ismi zamanla Laleli olarak değişmiştir.
LEVENT (İstanbul)
Kentin Avrupa yakasındadı, Beşiktaş-Ortaköy-Maslak arasındadır.
Osmanlı Padişahı III Selim döneminde ,Nizam-ı Cedid askerleri için kurulan
Levend kışlası semte adını vermiştir.
MAÇKA (İstanbul)
Avrupa yakasında,Beşiktaş-Harbiye-Dolmabahçe-Nışantaşı-Harbiye
semtleri arasındadır.Adının Farsça Masgah(Nişangah) tan geldiği söylenmektedir.
zamanla Maçka ya dönüşmüştür.
Bir diğer söylentiye göre de Fatih Sultan Mehmet in 1461 yılında Trab-
zon u fethinden sonra Trabzondan buraya gönderilen Maçkalılardan dolayı semte
Maçka adının verildiğidir.
MAHMUTPAŞA (İstanbul)
Kentin Avrupa yakasında, Eminönü-Beyazıt arasındadır.Fatih Sultan
Mehmet in vezirlerinden Mahmut Paşa nın yaptırdığı cami ve külliye semte
ismini vermiştir.
MALTEPE (İstanbul)
Anadolu yakasında,Pendik-Küçükyalı arasında,Marmara kıyısındadır.
Yörede bulunan bir tümülüsün semtin ismine kaynak olduğu sanılmaktadır.(Türkler
eskiden içinde hazine,define bulunduğu sanılan,höyük biçimindeki toprak tepe-
ciklerini Maltepe olarak adlandırlardı.) Tarihçi Hammer bu kıyı şeridindeki bütün tepelere Maltepe denildiğini yazmaktadır.
MASLAK (İstanbul)
Kentin Avrupa yakasında ,Levent-Hacı Osman bayırı arasındadır.
Kente Büyükdere deki bentler den künklerle getirilen suyun dağıtım ve denetimi-
nin yapıldığı yer olduğundan bu isimle anılmaktadır
MERCAN (İstanbul)
Avrupa yakasında,Eminönü-Beyazıt arasındadır. 18 yy da yaşamış Habeş kökenli Kızlarağası Mercan ağa nın bu semtte yaptırmış olduğu Mercan Ağa camisi
semte adını vermiştir. ORTAKÖY (İstanbul)
Avrupa yakasında,Boğaz kıyısında,Beşiktaş-Kuruçeşme arasındadır.An-
tik dönemdeki adı Arkheion dur sonraları Aziz Phokas ismiyle anılmıştır. Ortaköy adı ilk defa Kanuni Sultan Süleyman döneminde kullanılmaya başlanmıştır.
MERDİVENKÖY (İstanbul)
Anadolu yakasında,bugün E 5 karayolunun üzerinde bulunan Göztepe
köprüsü çevresidir.İstanbulun fethinden sonraki yıllarda yörede oturan halkın çoğu nun alevi ve bektaşi olduğu bilinmektedir.Bu köyde yaşayanlar çevreleri tarafından
mert,iman sahibi olarak tanınıyorlardı,köye de Merd-i İman köyü adını vermişlerdi
isim zamanla Merdivenköy e dönüşmüştür.
MERTER (İstanbul)
Avrupa yakasında,Topkapı surlarının dışındadır.Burada bulunan ve
Ahmet Merter e ait çiftlik imara açıldığnda semte çok sayıda bina yapılmıştır .
Oluşan yerleşim Merter adıyla anılmaktadır.
OKMEYDANI (İstanbul)
Avrupa yakasında,Şişli-Kasımpaşa-Mecidiyeköy-Halıcıoğlu arasındadır.
İstanbul un fethi sırasındaFatih Sultan Mehmet in otağ kurduğu yerdir. 1490 yılında
Fatih in burada ondokuz sınır taşıyla sınırları belirlenen çok geniş bir alana Tekke-i Tirendezan (Okçular tekkesi ) yaptırmasıyla semt Okmeydanı olarak anılmaya baş- lanmıştır.
OSMANBEY (İstanbul)
Avrupa yakasında,Şişli-Harbiye-Feriköy-Nişantaşı arasındadır.XIX.yy.
Ortalarına kadar kırlık,boş arazi iken II.Abdülhamid in mabeyincilerinden Osman bey burada geniş bir arazi satın alarak 1870 yılındqa bir konak yaptırmıştır.Kısa
Sürede yörede başka evler ve konaklar yaptırılmıştır.Yörenin ilk yerleşeni olan
Osman bey in adı semte yakıştırılmıştır.
PANGALTI (İstanbul)
Avrupa yakasında,Harbiye-Dolapdere-Feriköy-Osmanbey semtleri ara-
sındadır.İsmi hakkında değişik söylentiler vardır.
1-Osmanbeyde açılan Osmanlı bankası o zamanki adı Hamam olan Pan-
galtıya yakındı ve semt bu bankadan dolayı Banka altı olarak anılmaya başlandı,isim
zamanla Pangaltıya dönüştü.
2-Kalabalık olan yerleşimde yaşayan bir Levanten olan Mösyö Pangaldi
burada bir gazino açmış ve gazinoya kendi ismini vermiştir.Bu isim zamanla semtle
özdeşleşerek Pangaltı ya dönüşmüştür.
3-Semtte oturan bir Levanten bahçe içinde Pane Galeti isimli bir çayhane
açmış ve yaptığı pasta,keklerle meşhur olmuştur.İstanbulun çeşitli semtlerinde otu-
ran aileler Haydi Pera ya gidelim,Pane Galati de pasta yiyip çay içelim derlermiş.
İsim semtle özdeşleşmiş ve zamanla Pangaltı ya dönüşmüştür.
4-Semtte çoğunlukla Rum,ERmeni ve İtalyan Katolikler oturmaktaydı.
özellikle İtalyan Levantenler semtte bolca bulunan fırınları çaliştirıyordu.İtalyanca
Pani (ekmek) , Caldi (sıcak) kelimelerinin birleşimi Panicaldi zamanla Pangaltı ya
dönüşmüştür.
PENDİK (İstanbul)
Anadolu yakasında,Marmara denizi kıyısında ,Kartal-Tuzla arasındadır.
Antik dönemdeki adı Pantikhion dur.(Latince Pantichium = Tersane) isim zamanla
Pendik şeklini almıştır.
PİYALE (İstanbul)
Kasımpaşa-Okmeydanı arasındadır.XVI.yy. dayaşamış ve uzun süre
Kaptan-ı Derya lık yapmış ,Padişah II.Selim in damadı olan Piyale Paşa nın burada
Mimar Sinan a bir külliye yaptırdı.(Cami,medrese,tekke,sibyan mektebi,çarşı,ha-mam,türbe)Külliyeyi yaptıran Piyale Paşa dan ötürü semt önceleri Piyalepaşa daha
sonra Piyale adıyla anılmaya başlandı.
RUMELİ HİSARI (İstanbul)
Avrupa yakasında,Bebek-Baltalimanı arasında,Boğaz kıyısındadır.Antik
çağda burada Hermes sunağı bulunmaktaydı.Kıyıdaki buruna vuran sert dalgalardan
dolayı Pyrhias Kyon (Kızıl köpek)ve Lemokopion gibi isimlerle anılıyordu.1452 yı-
lında Fatih Sultan Mehmet tarafından buraya yaptırılan kale semte bugünkü ismini
vermiştir.
RUMELİ KAVAĞI (İstanbul)
Avrupa yakasında,boaz girişinde,Sarıyer ilçesinin Karadeniz e bakan
en uç noktasındadır.Antik çağdaki ismi Panium yada Panyum burnudur.Bizans
dönemindeki adı Fanarian yada Fanaraki Avrupa feneri yada küçük fener anlamın-
dadır.(Buradaki deniz fenerinden dolayı) Köy Rumeli yakasında kurulmuş olduğun-
dan adı zamanla Rumeli Feneri ne dönüşmüştür.
SAMATYA (İstanbul)
Avrupa yakasında,Marmara kıyısında,Yedikule-Kumkapı arasındadır.
Kentin Bizans dönemindeki sur kapılarından biri bu semttedir. Sonradan Kocamustafapaşa adını almıştır. Bizans dönemindeki adı Psmathia zamanla
Samatya ya dönüşmüştür.
SARAYBURNU (İstanbul)
Haliç in Marmara denizine döndüğü yerde,tarihi yarımadanın doğu ucun-
da,Ahırkapı-Sirkeci arasındadır.İstanbul kenti nin çekirdeği olan Bizans Megara lılar
tarafından İ.Ö.VII.yy. da burada kurulmuştur.Bizans döneminde Aziz Demetrios burnu olarak anılıyordu.Bu burun ile Ahırkapı arasında Mangonai sarayı vardı.Bu sa-
ray ve Osmanlı döneminde buraya yapılan saray (Bugünkü Topkapı sarayı) dolayı-
sıyla semte Sarayburnu adı verilmiştir.
SARIYER (İstanbul)
Avrupa yakasında,Yenimahalle-Anadolukavağı-Kilyos arasında,boğaz
Kıyısındadır.İsmi hakkında çeşitli söylentiler vardır.Vaktiyle buradayaşayan Sarı-
Baba isimli bir dervişten geldiği anlatıldığı gibi,yörenin topraklarının sarı olduğu
İçin bu ismin yakıştırıldığı da söylenmektedir.
SİLİVRİ (İstanbul)
Avrupa yakasında,Tekirdağ sınırında,Marmara denizi kıyısındadır.Tarihi
İstanbulla paraleldir.Bilinen ilk ismi Bria dır.Daha sonraları Trak dilinde kent anla- mına gelenAntik Salymbria adı verilmiştir.İ.Ö. VII.yy.da Megara lılar tarafından
yüksekçe bir tepeye yapılan kale etrafında yerleşim genişledi.İmparator Arcadius
kente karısı Evadoksia nın adını (Evadoksiapolis) verdiysede bu isim benimsenmedi
Adı önce Silimbri ve zamanla Silivri ye dönüşmüştür.
SUADİYE (İstanbul)
Anadolu yakasında,Erenköy-Bostancı arasındadır. Osmanlının son döneminde maliye nazırı (1900-1906) Reşad paşa nın genç yaşta ölen kızı Suad
ve damadı için Suadiye camisini yaptırmıştır.Semt adını bu camidan almıştır.
SULTANAHMET (İstanbul)
Avrupa yakasında,Sirkeci-Cankurtaran-Çemberlitaş arasındadır.Osmanlı
Padişahı I Ahmet in yaptırmış olduğu cami ve külliye semte ismini vermiştir.
SULTANHAMAMI (İstanbul)
Avrupa yakasında,Eminönü-Mercan arasındadır.Bir adı da Hacıküçük olan Sultan Hamamı semte ismini vermiştir.
SULTANTEPE (İstanbul)
Anadolu yakasında,Üsküdar iskelesinin üst tarafında,Kuzguncuk-Altuni-
zade-Üsküdar arasındadır.Eski adı Hacı Hesna hatun mahallesidir.Mihrimah sultan ın dadısı olan Hesna hatun yaşlılığı sebebiyle saraydan ayrıldığında kendisine nerede
yaşamak istediği sorulmuş oda yüksekçe bir yer olsun baktığımda her yeri göreyim demştir.Bunun üzerine bugünkü sultantepede kendisine bir konak yaptırılmıştır.Hes-
na hatun burada yaşadığı sürece saraya mensup kişilerden ilgi , saygı görmüş sık sık ziyaret edilmiştir.Saraya mensup birisi olduğundan ve sultanlarca saygı görmesi
nedeniyle köşkü ve çevresi Sultantepe olarak anılmaya başlanmıştır.
SÜTLÜCE (İstanbul)
Avrupa yakasında,Halıcıoğlu-Kasımpaşa-Silahtar arasında,Haliç kıyı-
sındadır.Bizans döneminde küçük bir köy olan semtte (Sut membat köyü) bronz dan
yapılmış ve göğüslerinden su akan bir kadın heykeli varmış.Sütlerinin bol olması
için yeni doğum yapan kadınlar tarafından ziyaret edilirmiş bu yüzden semte Sütlüce adı verildiği söylenmektedir.
ŞAŞKINBAKKAL (İstanbul)
Anadolu yakasında,Kadıköy-Bostancı arasında bir semttir.Bir söylentiye
göre henüz yerleşimin çok az olduğu bir dönemde burada bir bakkal dükkanı açılmış,
civardan denize girmek için gelenler bu tenha yerdeki bakkal dükkanının iş yapma-
yacağını düşünerek,dükkan sahibi esnaf a Şaşkın bakkal yakıştırmasını yaparlar.
Zamanla yörede yerleşim yoğunlaşınca semt Şaşkınbakkal ismiyle anılmaya başlanır.
ŞEMSİPAŞA (İstanbul)
Anadolu yakasında,Üsküdar-Salacak arasında,Boğaz kıyısındadır.Yavuz Sultan Selim e hizmet etmiş,Kanuni Sultanselimin Beylerbeylerinden,II Selim in ve-
zirlerinden Şemsi paşa bu semtte Mimar Sinan a bir cami yaptırmıştır.Şemsi paşa camisi çevresinde oluşan yerleşim aynı adla anılmaktadır.
ŞİŞLİ (İstanbul)
Avrupa yakasında,Beşiktaş-Nışantaşı-Osmanbey-Mecidiyeköy-Dikilitaş
Arasındadır.İsmi hakkındaki en yaygın yakıştırmaya göre,şiş yapımıyla uğraşan köklü bir ailenin burada oturduğu ve konaklarınında da şişçilerin konağı olarak
anıldığından semtin isminin önceleri Şişçiler daha sonra Şişli ye dönüştüğüdür.
ŞİLE (İstanbul)
Anadolu yakasında,kentin en kuzeyinde,Karadeniz kıyısındadır.Üsküdar a yaklaşık 55 Km uzaklıktadır.Kentte yerleşim yaklaşık İ.Ö 5000 yıllarında başla-
mıştır.Şile ismi Mercanköşk olarak bilinen bir dağ çiçeğenin yunanca adından gel-
mektedir.İlçe tarihte Aschil,Phile,Astere,Kilia isimleriyle anılmıştır.Eski bir Milet
kolonisi olan kent Lidya,Pers,Galat,Roma,Selçuklu,Bizans ve Osmanlı egemenlik-
lerinde kalmıştır.
TAKSİM (İstanbul)
Avrupa yakasında,Galatasaray-Elmadağ-Gümüşsuyu-Karaköy arasındadır.
Adını 19. yy. da kurulan su dağıtım şebekesinden almıştır. Maslak-Mecidiyeköy-Şişli yönünden gelen içme suyu burada toplanır ve dört yöne dağıtım yapılırdı.
TARABYA (İstanbul)
Avrupa yakasında,Boğaz kıyısında,Rumelihisarı-Yeniköy arasındadır.
Havasının temizliği,güzelliği sebebiyle Antik çağda Pharmacias sonraları Therapia
(Tedavi,İyileştirme) İsimleri ile anılıyordu.Semtin adı zamanla Tarabya şekline
dönüşmüştür.
TEŞVİKİYE (İstanbul)
Avrupa yakasında,Maçka-Beşiktaş-Nişantaşı semtleri arasındadır.
Abdülmecit döneminde (1839-1861) şehrin yoğun apartman görüntüsünden biraz olsun kurtulmak ve Tanzimat fermanında özel mülk edinilmesini teşvik etmek için yapılan çalışmalar kapsamında kurulan ve bahçeli kargir köşklerden oluşturulan mahalle Devlet teşviki ile yapıldığı için Teşvikiye adıyla anılmaya başlanmıştır.
TOPHANE (İstanbul)
Avrupa yakasında,Boğazın Haliç le buluştuğu yerde,Karaköy-Fındıklı arasındadır.Fatih Sultan Mehmet zamanında kurulan daha sonraları Kanuni Sultan Süleyman ve III Selim dönemlerinde geliştirilen ünlü top dökümhanesi dolayısıyla
semte Tophane ismi verilmiştir.
UNKAPANI (İstanbul)
Avrupa yakasında,Cibali,Eminönü,Saraçhane arasındadır. Kapan Osmanlı döneminde pazaryeri,satışyeri,kontrol yeri anlamına gelmekteydi.İstan-
bulun alınmasından sonra kente gelen gıda maddeleri belirli yerlerde teslim alınır
ve İstanbul kadısı temsilcisi,esnaf temsilcisi tarafından denetlenirdi.Çeşitli gıda maddelerinin bu tür trafiğinin yoğun olduğu yerlere Kapan denirdi.(Yağ kapanı,
Bal kapanı gibi)Şehre gelen unların bu semte indirilip,depolandığı için yöreye
Unkapanı isminin verildiği sanılmaktadır.
ÜSKÜDAR (İstanbul)
Anadolu yakasında,Boğaz kıyısında,Salacak-Kuzguncuk-Bağlarbaşı arasındadır.Antik çağda Khrysopolis daha sonraları Skytarion,Damalis,Scutari adları ile anılmıştır son ismi Scutari zamanla Üsküdar şeklini almıştır.
VANİKÖY (İstanbul)
Anadolu yakasında,Çengelköy-Kandilli arasındadır.Bizans dönemindeki adı Nikapolis (Güzel kent) dir.IV.Mehmet in vezirlerinden Köprülü Fazıl Ahmet paşa tarafından,din alimi ve vaiz Mehmet efendi Vandan getirilerek bu semte yerleştirilmiştir.Burada bir cami yaptıran Mehmet efendi Vandan gelen,Vanlı anlamında Vani Mehmet efendi olarak tanınmıştır ve semt onun anısına Vaniköy
olarak anılmaya başlanmıştır.
VİŞNEZADE (İstanbul)
Avrupa yakasında,Beşiktaş ın bir mahallesidir.Şeyhül İslam Yahya efen-
dinin küçük kardeşi Vişnezade Lütfullah efendinin oğlu olan İzzeti Mehmet efendi
(1629-1681) burada oturmuş,semtte bir çok hayır işleri yapmış,sevilen bir kişidir.
Zamanının Anadolu ve Rumeli kazaskarlarından olan Vişnezade İzzeti Mehmet
efendinin adı semtin ismi olarak benimsenmiştir.Semtin adı zamanla kısalarak
Vişnezade şeklini almıştır.
VEFA (İstanbul)
Avrupa yakasında,Saraçhane-Süleymaniye-Şehzadabaşı arasındadır. II.Beyazıt döneminin mutasavvıf ve ulemalarından Şeyh Vefa efendi (Müslihiddin
Mustafa) nın burada yaptırdığı külliye dolayısıyla semt Vefa adıyla anlmaya başlanmıştır.
ZEYNEPKAMİL (İstanbul)
Anadolu yakasında,Selimiye-Karacaahmet-Bağlarbaşı-Toptaşı semt-
leri arasındadır.Sadrazam Yusuf Kamil paşa (1808-1883) memuriyetinin ilk yıl-
larında Mısır da görevli iken Mısır valisi Mehmet Ali paşa nın kızı Zeynep hanımla
evlendi.Eşi ile birlikte İstanbul a döndüklerinde oturmakta oldukları konaklarının
yakınlarına hayrat olarak bir hastane yaptırdılar.Hastane etrafında yerleşim yoğun-
laşmasıyla,semt ve hastane Zeynepkamil ismiyle anılmaya başlanmıştır.
ZEYREK (İstanbul)
Avrupa yakasında,Unkapanı-Saraçhane-Fatih semtleri arasındadır.
Ünlü Bizans kilisesi Pantakrator İstanbul un fethinden sonra camiye çevrilen ilk
kiliselerdendir. Bu caminin ilk Müderrisi Zeyrek Mehmet Efendi den dolayı camiye
semt Zeyrek Mehmet Efendi diye anılmaya başlandı ,isim zamanla Zeyrek şekline
dönüşmüştür.
Logged
kuaför ilanlanı kuaför ilanları elaman ilanı eleman arayan kuaförler güzellik salonu güzellik salonları kuaförlar kuaförlerimiz kuaförüz kuaför solaryum solariıum kuaför salonları hair saloon hairdresser image maker saç tasarım kuaför videoları
İsim : Kaan
Şehir : İstanbul / Yakacık
Doğum tarihi: 11 / 05 / 1978
Ünvanı: kuaför
GSM : 0507 297 97 67
web: www.sacakli.com
Saçaklı Kuaför
Kartınızı Oluşturun
Sen Verd
dkt
yalcin cevik
Onbaşı
Rep Puanı: 5
Offline
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 38
İstanbul Semt isimleri nereden geldi ve anlamları
« Yanıtla #1 : Temmuz 26, 2008, 01:33:40 am »
Kaan bey brova valla ben bir tek izmirin eski adı smyrna oldugunu bılıyroum sız herhalde netten arastırıp buldunuz helal olsun baya ugrasmısınızdır herhalde emegınıze saglık
Logged
YaLcıN CEVİK 14/04/1983 izmir/poligon yalcin_cevik@hotmail.com sen benim farkımı farketmedinya artık farketsende farketmez
nazenin
nazenin
Üsteğmen
Rep Puanı: 75
Offline
Cinsiyet:
Adınız Soyadınız: bahar gökalp yar
Doğum tarihi: 15.5.1982
Mesleğiniz: kuaför
Memleketiniz: istanbul
Burcunuz: boğa
Mesaj Sayısı: 328
İstanbul Semt isimleri nereden geldi ve anlamları
« Yanıtla #2 : Temmuz 27, 2008, 01:26:24 am »
ilginç ve güzeller emeğinize sağlık paylaşım için teşekkürler
Logged
Yalnız nefes alıp vermekle, hayatta kalınmaz
Şerefli olmadan hiç bir varın değeri olmaz
Ruhsuzsan, fani dünyada ne ehemmiyetin var
Her canlı ölür, fakat herkes gerçekten yaşamaz
Adem oğlu bu, kandırsada cümle alemi
kendini bir lahza olsun, kandırabilir mi
İltifata boğmayın n'olur ,beni boşuna
Ustanın beğenmediğini,el beğenir mi?
Sayfa: [1] Yukarı git Yazdır
||| GoogleTagged |||
Google Etiketleri: suadiye nin ismi nereden geliyo semt alevilerde hormekan balat isminin oturan kanarya soy isimli kisiler google kuaforturkiye 42768644 d2k topkapi semt anlami google imageshack kuaforturkiye com osman efendi nerede ikitelli semti nereden
ismi anlami google kuaforturkiye 41524429 d2k tuzla adi nereden gelmektedir eski ermeni semt isimler dudullu nun anlami istanbul isimleri istanbul semt hisar sirkeci nereden geliyor isdan bulda ikiteli cadesi nerede merter istanb
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)